80 İngiliz vekilden İsrail'e işgali durdur

80 İngiliz vekilden İsrail'e işgali durdur

İşgalci İsrail'in Kudüs'te artan gasp ve ihlallerine, İngiliz milletvekilleri sessiz kalmadı. 80'den fazla milletvekili İsrail'e işgali durdurma çağrısında bulundu.

Hem Avam Kamarası hem de Lordlar Kamarası'nda bulunan partilerden 80'den fazla İngiliz milletvekili, İngiliz Dışişleri Bakanı Dominic Raab'a bir mektupta İngiliz hükümetinin kitlesel / zorla gaspları önlemek için elinden gelen her şeyi yapması gerektiğini yazdı.

Mektupta, Filistin'in Şeyh Jarra ve Silvan bölgelerinden yaklaşık 200 aile, işgalciler tarafından kendilerine karşı yürütülen bir savaşın ardından evlerinden edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ifade edilirken, İngiliz milletvekilleri, bazıları halihazırda gerçekleşmiş olan bu gaspların uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve bunların olmamasını sağlamanın İngiltere'nin işi olduğunu belirtti.

İngiliz vekillerin gönderdiği ortak mektupta, "1967'den bu yana Filistinlilerin en büyük yerinden edilmesine tekabül edecek olan bu planlı mülksüzleştirmenin muazzam ölçeği düşünüldüğünde diplomatik kaygıların yetersiz olduğuna inanıyoruz." ifadelerine yer verildi.

"YAPTIRIM KONUSU HÜKÜMET İÇİN MASADA OLMALIDIR"

Ayrıca, mektupta işgal altına alınan topraklardaki gaspçılara ekonomik yaptırım yapılması vurgusu yapılırken, "İşgalden kazanç sağlayan yerleşimci ekonomisine karşı durmak için uluslararası hukuk yükümlülüklerine tam uyum içinde diplomatik katılımın azaltılması ve işgalcilerin ürünlerinin ticaretinin yasaklanması dahil olmak üzere, Birleşik Krallık hükümeti için tüm önlemler masada olmalıdır." denildi.

Britanya-Filistin Tüm Partili Parlamento Grubu eşbaşkanları Julie Elliott ve Barones Sayeeda Warsi tarafından gönderilen mektupta şunlar yer alıyor:

Sayın Dışişleri Bakanı, İsrail yerleşimci örgütlerinin Doğu Kudüs'teki yüzlerce Filistinli evlerinin kontrolünü ele geçirme girişimlerinin son zamanlarda hızlanmasından son derece endişe duyduğumuz için size acil olarak yazıyoruz.

Bu, yüzlerce Filistinli ailenin zorla, toplu olarak tahliyesi ve mülksüzleştirilmesi anlamına gelir. Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, işgal altındaki bir nüfusun zorla nakledilmesi, bir işgalcinin nüfusunun Doğu Kudüs'ü de içeren işgal altındaki bölgeye nakledilmesi gibi, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin ciddi bir ihlali. Bütün bunlar, İsrail’in işgal altındaki Doğu Kudüs’ü yasadışı ilhakı ve Filistinli ailelerin zorla nakledilmesini ve işgal altındaki Filistin topraklarında yerleşimlerin genişletilmesini içeren uluslararası kınanmış uygulamalar bağlamında gerçekleşiyor.

İsrailli yerleşimcilerin yanı sıra hükümet ve belediye yetkilileri, şehrin demografisini kontrol etmek istedikleri konusunda açıkça konuşuyorlar. İşgalci gücün Kudüs'ün karakterini, statüsünü veya demografik yapısını değiştirmeye yönelik her türlü hareketi uluslararası hukuka göre yasa dışıdır.

Birleşik Krallık hükümeti, İsrailli mevkidaşına, bu tür ihlallerin olması durumunda ilişkilerin normal şekilde devam edemeyeceğini açıkça belirtmelidir. İşgalden kazanç sağlayan yerleşimci ekonomisine meydan okumak için, uluslararası hukuk yükümlülüklerine tam olarak uygun olarak diplomatik angajmanların azaltılması ve yerleşim ürünlerinin ticaretinin yasaklanması dahil olmak üzere tüm önlemler dikkate alınmalıdır.

Yerleşimler yasa dışıdır, bu nedenle böyle bir adım bir yaptırım değil, Birleşik Krallık'ın uluslararası hukukun böylesine ciddi ihlallerine yardım etmemesini sağlamak için elinden gelen her şeyi yaptığını göstermesi için oluşturulmuş bir önlemdir.

Kaynak: Milli Gazete

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.