Yaşanılan Yer, Yapılan İş Bile Akciğer Kanserinin Sebebi Olabilir

Yaşanılan Yer, Yapılan İş Bile Akciğer Kanserinin Sebebi Olabilir

"Kasım ayı Akciğer Kanseri farkındalık ayı sebebiyle Medical Point Gaziantep Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Demet Çetin Akciğer kanseri hakkında bilgilendirdi."

Akciğer kanserinin yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturması ile ortaya çıkan bir hastalık olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Çetin, burada oluşan kitlenin öncelikle bulunduğu ortamda büyüyerek, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik, beyin gibi) hasara yol açabildiğini belirtti. Kanserin bu yayılımına metastaz ismi verildiğini belirten Uzm. Dr. Çetin, Akciğer kanserleri mikroskop altında izlenen hücrelerin görüntüsüne göre “küçük hücreli akciğer kanseri” ve “küçük hücrelidışı (küçük hücreli olmayan) akciğer kanseri” olmak üzere iki ana gruba ayrıldığını ve Akciğer kanserlerinin yaklaşık %80’ni küçük hücreli dışı grupta olduğunu ifade etti.

 

Akciğer Kanserine Neden Olan Risk Faktörleri hakkında bilgi veren Medical Point Gaziantep Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Demet Çetin sözlerine şöyle devam etti:

‘’Sigara (tütün) içimi, Akciğer kanseri gelişiminde ispatlanmış olan en önemli risk faktörüdür. Akciğer kanserlerinin %90’nı sigara nedeniyle oluşur. Günde içilen sigara miktarı ve içilen yıl sayısı arttıkça risk artmaktadır. Pasif sigara içimi, kendisi sigara içmeyen ancak sigara içilen ortamda çalışan veya yaşayan kimseler de akciğer kanseri açısından risk altındadır. Fibröz mineraller (asbest ve erionit), Mesleksel açıdan madenlerde, tersanelerde, yalıtım malzemesi yapımında asbeste maruz kalınır. Çevresel olarak ülkemizde bazı kırsal yörelerde “ak toprak” diye adlandırılan ve evlerin duvarlarını sıvamada kullanılan malzemenin içinde bulunan asbest maddesi ve Kapadokya bölgesinde bulunan asbest benzeri erionit maddesi yıllar içinde nefes yolu ile akciğer ve zarına yerleşip kanser oluşturabilir. Radon, Toprakta doğal olarak bulunan, kokusuz radyoaktif bir gazdır. Özellikle uranyum madenlerinde olmak üzere bazen ev ortamlarında da bulunabilir. Radon gazına maruziyetin akciğer kanserine yol açtığı gösterilmiştir. Ailesel yatkınlık ise oldukça önemlidir. Şu unutulmamalıdır ki, üzerinde araştırma yapılan hiçbir madde ya da ilacın (vitaminler, eser elementler, antioksidanlar vb.) akciğer kanseri gelişmesini engellediği gösterilememiştir. Akciğer kanserini önlemede kanıtlanmış tek etkili yol sigarayla mücadeledir. Gençlerin sigaraya başlaması mutlaka önlenmelidir. Sigaraya hiç başlamamak en etkili yol iken, bırakmak da riski yıllar içinde belirgin olarak azaltmaktadır’’ dedi.

 

 

Akciğer Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Akciğer Kanseri Belirtilerine de değinen Uzm. Dr. Demet Çetin: ‘’Öksürük, ağızdan öksürükle birlikte kan gelmesi, nefes darlığı, geçmeyen göğüs ve kol ağrısı, ses kısıklığı, tekrarlayan ya da iyileşmesi geciken akciğer infeksiyonları, boyun ve yüzde şişlik, iştahsızlık, kilo kaybı ve yorgunluk.

Bazen, hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli bir şikayete yol açmayabilir. Bu sinsi karakter, akciğer kanserini tehlikeli yapan en önemli faktördür. Bu nedenle yukarıdaki yakınmalar hissedildiğinde hemen bir doktor kontrolünden geçilmelidir. Akciğer kanserinin tanısı ise, Akciğer Grafi, Bilgisayarlı Tomografi, balgamlı öksürük varsa balgam örneği alınarak laboratuvarda incelenir. Anormal hücrelerden oluşan doku örneği bronkoskopi, ince iğne aspirasyonu, torakoskopi ve torakotomi gibi yöntemlerle biyopsi alınıp çıkarılarak tanı konur. Akciğer kanseri evreleri ve türünün neler olduğu tespit edilir ve tedavi planlanır.  Akciğer kanseri evrelemek için; göğüs ve karın bilgisayarlı tomografisi ve/veya magnetik rezonans görüntülemesi (MR), kemik taraması, beyin bilgisayarlı tomografisi/MR ve pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi tetkikler istenir. Akciğer kanseri tedavisi hastanın genel sağlık durumu, kanserin türü ve evresi gibi bir dizi faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterir. Cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, immünoterapi gibi farklı tedavi seçenekleri vardır. Bu tedaviler tek başına ya da birkaçının kombinasyonu şeklinde uygulanabilir. ‘’ diye konuştu.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.