İSTİKLAL MAHKEMESİ BAŞKANININ BÜYÜK YOLSUZLUĞU! HAVUZ-YAVUZ VAKASI

İSTİKLAL MAHKEMESİ BAŞKANININ BÜYÜK YOLSUZLUĞU! HAVUZ-YAVUZ VAKASI
Mustafa Kemal, kurtuluş savaşı için Sovyetlerden destek bekliyordu. Onlara yakın görünmek için de Komünist fırkayı kurdurmuştu. 24 Ocak 1921’de Ankara’da görüştüğü Sovyet Elçilik Temsilcisi Upmal Angorski’ye şunları söyledi;
- Şahsen ben ve yoldaşlarımdan birçoğu komünizm taraftarıyız. Ama hâl ve şartlar, bizim bu konuda susmamızı gerektiriyor. Eğer ben yarın komünist olduğumu açıklarsam, benim tesirimden eser kalmaz… Anlamak gerekir ki, komünizm bile Türkiye’de bizim işimizdir.
O yıllarda Ankara’daki okullarda Komünist marşı okunuyordu.

O marş şöyleydi;
“Yeri göğü inletir demir döğen işçiler
Kayaları titretir saban süren çiftçiler
Anadolu şuralar hükümeti var olsun
İşçilerin emeği özlerine yar olsun.”
Buradaki “Şura” Sovyet hükümeti demekti.
Türkiye Komünist Fırkası ’nın, Komünist Enternasyonal’e yaptığı üyelik başvurusu kabul edilmedi.
Başvurunun reddi, Türkiye için de bir dönüm noktası oldu.
M.Kemal, komünistlerin kendi kurduğu fırkayı reddetmesi üzerine öfkelendi.
O öfkeyle de kurduğu Komünist Fırkayı kapattı ve Komünizmi yasakladı.
Sovyetler o tarihte bu başvuruyu kabul etseydi, bugün Türkiye’de belki de Cumhuriyet Halk Partisi yerine Türkiye Komünist Partisi olacaktı.
 Muhtemelen de CHP diye parti hiç var olmayacaktı.
M. Kemal Komünist fırkayı kapattıktan 3 yıl sonra 1923’te Halk Fırkasını, yani CHP’yi kurdu.
CHP’nin ilk parti kurucuları; Refik Saydam, Celâl Bayar, Sabit Sağıroğlu, Münir Hüsrev Göle, Cemil Uybadın, Kâzım Hüsnü, Saffet Arıkan ve Mehmet Zülfü Tigrel, ilk Genel Sekreter ise Recep Peker'di…
29 Ekim 1923'te, Halk Fırkası üyesi 158 milletvekili Cumhuriyet'i ilan ederek Mustafa Kemal’i Cumhurbaşkanı seçti.

İlerleyen aylarda halifeliğin kaldırılması ve TBMM'de muhalif milletvekillerinin sayısının azaltılması gibi bazı hususlardan rahatsız olan muhalifler, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını (TCF) kurdu.
Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Adnan Adıvar, Ali Fuat Cebesoy, Hüseyin Avni Ulaş, Cafer Tayyar Eğilmez, Refet Bele, Bekir Sami Kunduh ve Hüseyin Cahit Yalçın gibi bazı milletvekilleri Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ‘nın kurucuları arasındaydı.
Şeyh Sait isyanı ve İzmir Suikastı bahane edilerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı, kurucularının çoğu asıldı.

1946 yılına kadar CHF/CHP TBMM seçimlerine tek parti olarak katıldı.
Tek Parti olarak devlete hâkim olan CHP, kısa süre içerisinde kadrolaştı.
1924 yılında CHP’nin bankası olarak bilinen Türkiye İş Bankası kuruldu.
Türkiye İş Bankası; Mustafa Kemal’in, 1.000.000 lira sermayesi ile 20 Ağustos 1924 yılında kuruldu.
Bankanın ilk yönetim kurulu, M.Kemal ’in yakın çevresini oluşturan kişilerdi.
Siirt Mebusu Mahmut (Soydan) :
 Siyasetçi, Gazeteci, İş Adamı, asker, yazar.
Cebelibereket Mebusu (Osmaniye) İhsan (Eryavuz) : 1922-23 arasında Ankara İstiklâl Mahkemesi başkanlığı yaptı.
Gaziantep Mebusu Kılıç Ali (Kılıç) : İstiklal Mahkemelerinin ünlü celladı…
İnönü idamların neden durduğunu sorduğunda, “Asılacak âlim kalmadı. Bildiğiniz biri varsa hemen
asayım” 
sözüyle meşhurdur. Kılıç Ali; Kasım Gülek’in de büyük dedesi olan Polyo Yahudi’si Giritli Mustafa Naili’nin torunudur.
Bozok Mebusu Salih (Bozok) : Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşıydı ve daha sonra yaverliğini yaptı. Atatürk'e en yakın kişi olarak bilinir. Selaniklidir.
 Babası Arnavut Cafer.
Fikret Onuralp Bilecik mebusu: Mason
 olan Onuralp'ın 1928'de Yüce Divan'a gönderilmesiyle Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'ndaki görevi son bulmuş, cezalandırılması üzerine Dernek kaydı silinmiştir. 
Rize Mebusu Ahmet Fuat Bulca: Kendisi asker kökenlidir ve Selaniklidir.
Sivas Mebusu Rasim Başara: Darül Fünun Edebiyat şubesi mezunudur.
İzmir Mebusu Mustafa Rahmi Köken: İstanbul Hukuk Mektebi mezunudur. 
Ankara Mebusu Kınacı zade Şakir Kınacı: Rüştiye mezunudur.
Pek çok masumu yok yere idam eden İstiklal Mahkemeleri’nin iki başkanının birden İŞ Bankası yönetiminde yer alması manidardı.

Bu görev, onlara bir ödüldü.
Burada iki isme dikkatinizi çekeceğim.
Birisi Ankara İstiklal Mahkemesi Başkanı İhsan Eryavuz diğeri de Fikret Onuralp…
İŞ Bankası’nın yönetim kurulu üyesi bu iki isim, Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk olayına karıştılar.
Bu olay; CHP’nin mahkeme kararıyla kesinleşen, ilk rüşvet ve yolsuzluğudur.
Kılıçdaroğlu partisinin kökeninde rüşvet ve hırsızlık olmadığını savunuyor ya; bakalım neler olmuş.

Cumhuriyet’in ilanından başlayarak uzun yıllar Yüce Divan’a gönderilen ve burada hüküm giyen tek bakan, CHP’li Bahriye Vekili İhsan Eryavuz ’dur.
CHP Mebusları; İhsan Bey ve Fikret Bey,  birlikte ihaleye fesat karıştırmak ve rüşvet almaya teşebbüs etmekten mahkûm oldular.
Bu olay yakın tarihimize “Yavuz-Havuz Davası” olarak geçmiştir.
Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı’nda görev yapan Yavuz zırhlısı, Mütareke yıllarında yaralı bir halde Tuzla ile Adalar arasında bir yere çekilmişti.
Yavuz’un onarıma ihtiyacı vardır.
Bu nedenle Meclis, Yavuz’un onarımı için 1924’te Bütçeye 2 milyon liralık bir ödenek ayırdı.

Bu iş duyulur duyulmaz Enver Paşa’nın eski eniştesi Ömer Nazım, hemen Alman şirketini aradı.
Ömer Nazım; hükümetteki işleri takip için de şirketine ortak yaptığı Bilecik milletvekili Dr. Fikret Bey ve Osmaniye Mebusu İhsan Bey’i devreye soktu.
Görüşmeler sürerken Osmaniye mebusu İhsan Bey, Bahriye Vekâletine (Denizcilik Bakanlığı’na)  getirilir.
Tesadüfe bak.
Hırsızlık için kılıflar hazırlandı. CHP bu konularda çok mahirdir.
Tamir havuzu için iki Alman şirketi Flander ve Dockbau yarıştı.

226 bin lira teklif eden Dockbau Şirketi ihalenin kendinde kalacağını sanırken, İhaleyi bin lira düşük tutan Flander Şirketi’nin kazandı.
Kazandı kazanmasına ama Flander şirketi işi zamanında bitiremedi. Yaptığı havuz da Yavuz’u alacak büyüklükte değildi.
Bu arada Yavuz’un onarım ihalesi de yapıldı. İhale Fransız  St. Nazaire şirketine verildi.
Bu şirketin temsilcilerinden Sapancalı Hakkı Bey, Bahriye Vekili İhsan Bey’in arkadaşıdır.
Havuz tamam olmayınca, Yavuz’un onarımına da başlanamaz.

1927’de Fransız Yavuz’un tamiri işini alan Nazaire şirketine, havuzu da birlikte yapması teklif edildi.
Şirket bunu kabul etmedi.
Yavuz, işi yapamayan Alman şirketi tarafından havuza alınırken hasar görmüştür.
Görüşmeler uzar, sonunda yeni bir anlaşma yapılır.
Bu arada beklenmedik bir gelişme yaşanır.
Bahriye Vekili İhsan Bey, ilk yaptığı anlaşmayı değiştirmeyerek Fransızlar yerine havuzu yapamayan Alman Flander Şirketiyle yeni bir anlaşma imzaladı.
Bu anlaşmadan sonra yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ayyuka çıktı.
Bahriye vekili İhsan Eryavuz ve Bilecik Mebusu Fikret Onuralp için Yüce Divan’da yargılama kararı alındı.
Açılan Meclis soruşturmasında suçu itiraf eden Bilecik mebusu Fikret Bey “2 milyon liralık ihaleden 210 bin lira komisyon aldıklarını, Denizcilik Bakanı İhsan Bey'in 100 bin lira, kendisinin 55 bin lira aldığını, geriye kalanın da bürokratlara verildiğini” itiraf etti...
Yüce Divan, Yavuz’un onarımı için başka bir firmanın Ankara’daki nüfuzlu kişilere birkaç yüz bin Frank gönderdiğini belirledi.
Yüce Divan;  her iki ismin dokunulmazlıkları kaldırıp, mebusluklarını düşürdü.
İhsan Eryavuz’a  2 sene, Fikret Onuralp’e  4 ay hapis cezası verildi...
Mason olan Onuralp, 1925’de Büyük Üstat olarak seçilmişti. Yolsuzluktan mahkûm olmasından sonra ‘Büyük Loca'daki görevi ve dernek kaydı silindi.
Büyük bir utanç içerinde Türkiye’yi terk edip, Fransa’ya yerleşti orada da öldü.

Eski Ankara İstiklal Mahkemesi Başkanı İhsan Eryavuz, soyadı Kanunu ile aldığı "Eryavuz" soyadını Yavuz-Havuz Yolsuzluğu Davası'ndan sonra "Topçu" olarak değiştirdi.
Yüzlerce masumun ahını alan İstiklal Mahkemesi eski Başkanı İhsan Eryavuz, rezil ve zelil bir şekilde öldü.
Bu olay; Cumhuriyet tarihine ve CHP'nin siciline , “YAVUZ-HAVUZ” hırsızlığı olarak geçti.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar