Acil servisteki başarımızın sırrı gecikmiş teşhis ve tedavi, tedavi değildir yöntemimizdir. Almanya’nın Tübingen Üniversitesi’nde Dahiliye, Acil Cerrahi ve Kardiyoloji alanında 5,5 yıl eğitim gördüm. Eğitimim sırasında “Almanya’daki bu sağlık sistemi ve bakımını neden Türkiye’de kendi ülkemizde görmeyelim, bizim onlardan ne eksiğimiz var” diyerek hep kendime sormuşumdur.

Şuan 2 yıldır NCR International Hospital’nda görev yapıyorum ve Almanya’daki hastaya davranış eğitimini kendi ekibime aşılamaya çalışmaktayım. Bu çalışmadan büyük oranda sonuç aldığımıza inanıyorum.

Bağımsız bir kuruluş tarafından acil servis hizmetlerinde yapılan hasta memnuniyeti anketinde %95 oranında hasta memnuniyeti alıyoruz. Almanya’da acil servise başvuran hasta sayısının günlük ortalama 20 olduğunu ancak Türkiye’de acil servise başvuran günlük hasta sayısının 200-250 civarında olduğu saptanmaktadır. Acil servisin stresin çok yoğun olduğu bir ortam olduğu da göz önüne alınırsa bu rakam büyük bir başarıdır.

Acil serviste en önemli konulardan birisi hızlı teşhis ve hızlı tedavidir. Prensip olarak “gecikmiş teşhis ve tedavi, tedavi değildir” gerçeğinden hareket ederek, ekip ruhunu benimsetmeye çalışmaktayım ve acil servis ekibi zamanla yarışarak çalışmalıdır.

Acil servis çalışanlarının mesleki deneyim ve tecrübesi göz önüne alınarak seçilmektedir. Zaman zaman verilen oryantasyon eğitimleri ile sürekli kendilerini geliştirme imkanı buluyoruz.

Sağlık sistemi özveri gerektirmektedir, buraya başvuran her hastamızı, kendi yakınımız gibi görüp, kendi anne, baba, kardeş ve çocuğumuz gibi düşünmekteyiz.

Mevsimin kış olduğu göz önüne alınırsa en önemli ve sık karşılaştığımız hastalık olarak gribal enfeksiyon karşıma çıkmaktadır.  Gribal enfeksiyon özellik sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başında büyük şehirlerde salgınlara neden olan ‘influenza’ denilen virüsün neden olduğu bir hastalıktır.

Grip enfeksiyonu; hasta kişilerin bulunduğu ortamlarda, hapşırma ve öksürme sonrasında solunum yolu ile bulaşabildiği gibi, tokalaşma sonrasında da insan vücuduna kolaylıkla bulaşır.

Gribal enfeksiyon, bu hastalığıa yakalanan bireylerin ağız ve burun salgıları üzerinde mikrovirüs influenza adı verilen virüsleri salgılar ve taşınmasına neden olur. Bu virüs RNA virüsüdür ve salgına neden olabilir, fakat bu virüs çevresel faktörlere karşı güçlü olmadığı için bağışıklık sistemince kolayca yok edilebilir.

Tavsiye edilen bağışıklık sistemini güçlendiren ilaç takviyeleri kullanıbilir. Özelikle bağışıklık sistemini kuvvetlendiren protenini yüksek gıdalar (kırmızı/beyaz et veya balık) tüketilmeli ara öğün sıklığını ve bu öğünlerdeki meyve tüketimini arttırmalıyız.

Bağışıklık sisteminin iyi çalışabilmesi için C, E ve B vitamini önemlidir. C vitamini antivirüs etkilidir ve bakterileri toksinlerini etkisiz hale getirir.  C vitaminini yeşil yapraklı sebzeler ve turunçgiller başta olmak üzere bütün sebze ve meyvelerden alabiliriz. B vitamini vücut direncinin düşmesini engeller, özellikle tam buğday unundan yapılan ekmekleri tüketmeliyiz. Ayıca güçlü bir antioksidan olan bağışıklık sistemini güçlendiren E vitamini ve çinko için ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişleri tüketmeliyiz.

Kaynak:Detailhaber.com