CHP Lideri Kılıçdaroğlu: 107 üye iradelerini satarak oy kullandılar
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavclığı'ndan hemen Yargıtay'a ve oradan da Anayasa Mahkemesi'ne üye seçilmesine çok sert çıktı. Fidan'a oy verenler için Kılıçdaroğlu,
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, "Asgari ücretin net 3 bin 100 lira olması lazım." dedi.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İktidara gelirlerse AK Parti'yi kapatacaklar" sözüne yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "Devletin başındaki adamın yalan söyleme hakkı var mıdır? Kendi seçmenlerine söylüyor, bu ne demektir kini beslemektir. Bizim böyle bir düşüncemiz yok. Hiçbir partiyi kapatma gibi derdimiz yok" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu bir şehit annesine 121 lira 96 kuruş maaş bağlandığını söyleyince kendisini 'yanlış bilgi yaymakla' suçlayan AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık'a belgesiyle yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavclığı'ndan hemen Yargıtay'a ve oradan da Anayasa Mahkemesi'ne üye seçilmesine çok sert çıktı. Fidan'a oy verenler için Kılıçdaroğlu, "107 üye vicdanlarını kiralayarak, iradelerini satarak oy kullandılar" dedi ve Fidan'ı istifaya davet etti. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
107 üye vicdanlarını kiralayarak, iradelerini satarak dün gelen bir kişiye gidip AYM üyesi olabilir diye oy kullandılar. Tam bir utanç tablosu.
107 kişiye söylüyorum, siz hakim, irade sahibi değilsiniz. Bir kişinin kulu ve kölesi oluyor, ve o bir kişinin verdiği talimatla oy kullanıyorsunuz. Nasıl FETÖ'nün 140 hakimine militan dediysem siz de şimdi Sarayın militanısınız.
Hırsızlık yapmak bu ülkede yükselmenin temel göstergesi ise vay halimize... Büyükelçi, Danıştay, AYM üyesi oluyorsunuz. İradesi ve ahlakı varsa, derhal 'ben Anayasa Mahkemesi'ne üye olmak istemiyorum' demek zorundadır. FETÖ'nün 140 militanının atandığında da biz itiraz etmiştik. Tarih bizi haklı çıkardı. Bu insanda toplu iğne ucu kadar onur varsa bırakır.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Bu bütçenin 83 milyon vatandaşa getirdiği hiçbir artı yok. Bu bütçe tamamen tefecilere hizmet eden bir bütçedir. Kaynağın önemli bir kısmı faizlere ödeniyor. Sen işçiye ne veriyorsun, manava, bakkala ne veriyorsun? Hiçbir şey. Sonra bize dönüp diyorlar ki; gelin bizim bütçemize destek verin. Bu bütçeye destek vermek, vatandaşın mutfağındaki yangını görmemek demektir. Bu bütçeye "evet" dememiz felsefemize aykırı.
Özkan Sümer'i kaybettik. Trabzonspor camiasına, spor camiasına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Trabzonspor'un onur üyesi olmaktan da ayrıca mutlu olduğumu ifade etmek isterim. Sporun Anadolu'da şahlanmasının ana aktörü hayatını kaybeden Sayın Özkan Sümer'dir.
Türkiye'de insan hayatı çok ucuz. Gaziantep'te bir üniversite hastanesinde patlama meydana geldi. 11 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz. Bu ve benzeri kazaların bir daha Türkiye'de olmaması en büyük dileğimizdir.
SALGIN YÖNETİMİ
Covid-19 dünyanın ortak sorunu. Bu ortak soruna alınan önlemler... O kadar çaresiz ve stratejiden yoksunlar ki Covid-19 olayını yönetemediler. Hala yönetemiyorlar. Esnafa, sanayiciye, kuryeciye, bakkala, kahveciye faydamız olsun dediler program açıkladılar. Otelde konaklar ve uçakla seyahat ederseniz KDV'yi yüzde 18'den yüzde 11'e indirdik. Hayattan bu kadar kopmuş bir anlayış. Yardım edeceklerine vatandaşa IBAN numarası verdiler, "Ne olursun bize yardım et" dediler. Vatandaşına yardım etmek için vatandaşından dileniyor. Ya sen yardım edeceksin, nereye gitti bu para?
"ASGARİ ÜCRET 3 BİN 100 TL OLMALI"
Gündemde asgari ücret var. Milyonlarca kişi bekliyor. Bütçe görüşmelerinde açıkladık asgari ücretin net, vergisiz 3 bin 100 lira olması lazım. Sen asıl vergiyi alınması gereken yerlerden alacaksın. Uyuşturucu, organ ticareti yapan adamdan alacaksın. Kara parayla devleti dolandıranlardan alacaksın.
Türkiye Cumhuriyeti devletinde para var ama sıra asgari ücrete gelince para yok. Bu bir siyasi tercihtir. O nedenle bütün sendikalara sesleniyorum. Bize göre asgari ücretin vergisiz 3 bin 100 lira olması lazım. Bunun altında bir asgari ücreti gerçekçi ve doğru bulmuyoruz.
Türkiye dünyanın en güzel ülkesi aslında. Karadeniz’i, yaylalarını bilirsiniz. Ve görürsünüz, yeşilin bütün tonlarını görürsünüz. Karadeniz yaylalarında çalışan Karadenizli kadınları görürsünüz. Bolu’ya kadar yeşilin bütün tonlarını görürsünüz.Doğu Anadolu hayvancılığın can damarıydı. Bütün bunlar bizim zenginliğimizi gösterirdi.Güney Anadolu’nun Harran’ını bilirsiniz. O ovayı baştan sonra gitmek için Hoyrat geleneğinin başlatıldığını acaba kaç kişi biliyor. Cumhuriyet’in eseri olan barajları biz yaptık, övünüyoruz. Ahi Evranı, Hacı Bektaşı Veli’yi, Mevlana’yı ve Aşık Veyselleri yeteri kadar biliyor muyuz? Anadolu’nun tezenesi dediğimiz Neşet Ertaş’ı, yörük kardeşlerimizi unuttuk mu?
Zengin bir kültürümüz ve zengin bir coğrafyamız var. Ama gerçekten bu zengin kültür ve coğrafyayı, barışın değil kavganın sembolü olarak gündeme getiriyoruz. Acaba bu coğrafyada tarihin ilk anayasasının taşa yazıldığını biliyor muyuz? Ama iktidarını korumak isteyen, kavgadan medet uman siyasetçiler var.
SEVAL TÜRKEŞ ZİYARETİ
Ben saygı değer hanımefendi Seval Türkeş'i ziyaret ettim. Seval Hanım, demokrasiye inanmış, parlamentonun saygınlığına inanmış değerli bir insan. Bir mafya bozuntusunun, bir siyasal partinin destekçisi olması ve o siyasi partinin de bu mafya bozuntusuna sahip çıkması cumhuriyet tarihinde bir ilkti ve buna açık yüreklilikle karşı çıkıyordu.
Mevlana'yı, Yunus Emre'yi, Ahi Evran'ı, Hacı Bektaş'ı biliyoruz ama felsefesini biliyor muyuz? Ne diyor Yunus Emre; "Biz kimseye kin tutmayız, düşmanımız kimdir bizim?" Daha ne desin? Bütün peygamberler kine ve öfkeye karşı çıkmışlardır. Bütün saygın bilim insanları kine ve öfkeye karşı çıkmışlardır. Kinden ve öfkeden ne beklenir? Bunları aşmak zorundayız. Birlikte aşacağız. Ben kine ve öfkeye hiçbir zaman itibar etmedim, bundan sonra da etmeyeceğim.
"HANGİ GEREKÇEYLE ÇIRILÇIPLAK ARIYORSUNUZ?"
Üniversite öğrencilerini hangi gerekçeyle çırılçıplak arıyorsunuz. Bunun yalan olduğu ifade edildi ama gerçek olduğu çıktı ortaya. AKP Grup Başkanvekili Sayın Özlem Zengin "Türkiye'de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum" diyor. Oysa var, üstelik yıllardır var. Yöneten devletin nasıl yönettiğinin farkında değil. Kız çocuklarını, kadınları çırılçıplak soyup arıyorsunuz. Yönetmelikle yapmışsınız bunu. Bu yönetmeliğin kaldırılması için çaba harcadık. Şimdi siz bu hareketinizle üniversitedeki kız çocuklarını kazanacağınızı mı düşünüyorsunuz? Adalet sağladığınızı mı düşünüyorsunuz? Emin olun anlamakta zorluk çekiyorum. Eğer çıplak aramayı kaldırırlarsa biz her türlü desteği vermeye hazırız.
ESNAF PAKETİ
Uzun süredir Covid-19'u yaşıyoruz. Can kaybımızın rakamlarını az önce verdik. Şimdi açıklama yapıldı, efendim günlük 33 lira esnafa para verecekler. Ama bütün esnaf dahil değil. Değerli arkadaşlar, bir öğün çay 2 lira, bir simit 2 lira, 5 kişilik bir aile sabah kahvaltısı 20 lira. Sabah, öğle, akşam 60 lira. Aylık 1800 lira. Sizde hiç vicdan yok mu? Bu insanlar nasıl geçinecek? Esnaf zor durumda, esnafa sahip çıkılması gerekiyor. Sicil affı konusunda hiçbir şey yok. İki taksit ödememiş, kara listeye almışlar. Onunla ilgili de bir düzenleme yok. Esnaf icra işlemlerinin durdurulmasını istiyor, bunu durdurun bari, o konuda da ses yok. Günlük kazananlar var, sokak satıcıları dediğimiz kesin. Bunlarla ilgili de bir şey yok. Bunlar ne yapsınlar, veriyorsan bir dükkân gitsin çalışsınlar. 6 milyonun insanın en azından 10 milyona baktığını biliyoruz. Servis şoförlerinin teminat sorunları var.
SPOR KULÜPLERİ BU PARAYI ALMADIĞINA GÖRE PARA NEREDE?
Katarlılar futbol karşılaşmalarını belli bir rakamla satın almışlardı sonra biz bu parayı ödemeyeceğiz dediler.Doları sabitlediler, 2019 için 4 lira 50 kuruş gibi. Kulüpler ile Katarlı şirket arasında 90 milyon lira düşürdüler. Bununla birlikte 300 milyon lirayı devletin ödediği söylendi. Daha sonra Katarlı şirket bizim talebimizi karşılamadı dediler. Şirket daha sonra biz parayı ödedik diye açıklama yaptı. Soru şu, spor kulüpleri bu parayı almadığına göre bu para nerede? Bu para nereye gitti. Hiç kimse bilmiyor. Ama öde diyen parayı almıştır. Nerede bu para?
ÇİFTÇİMİZİN BUNDAN HABERİ VAR MI?
Zaman zaman ben eleştirirdim Sudan’dan arazi kiraladılar diye. Tarım arazisi 9 Aralık 2020 tarihinde TOBB’un açıklaması bar, Nijer’de tarımsal ürün ekimi yapılması kararlaştırılmıştır. Açıklama metni de gar. Soru şu, Nijer’de neden 1 milyon hektar aldınız. Türkiye’de yer mi kalmadı Allah aşkına. Çiftçimizin bundan haberi var mı?
Buradan bütün çiftçilere sesleniyorum, size verilmeyen paralar başkalarına veriyorlar. Size verilmeyen topraklar, başka yerlerden alınıyor. Burada çiftçi perişan vaziyette, sen kalkıp Nijer’de tarım arazisi alıyorsun.
Şunu açıklıkla söylemek isterim. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bir sefer bu elektriği vatandaşın istediği koşullarda vatandaşa vereceğiz. Gerekirse devletleştireceğiz. Şanlıurfa’da da en büyük destek Ak Parti’ye gidiyor. Çiftçiye şunu söylüyorlar, ne yaparsan yap sana hizmet etmeyeceğiz. İlk seçimde siz gidip Ak Parti’ye oy verirseniz benim iki elim de yakanızda olur. Anlamak mümkün değil, çoluk çocuğunuzun hakkını birilerine vermeyin.
Ben bütçe görüşmelerinde Beşiktaş saldırısında hayatını kaybeden vatandaşların yakınlarını dinleyelim demiştim. Bir şehit babamız 121 lira maaş alıyorum dedik, dile getirdik. Bana itiraz edildi. İtirazı yapan Ak Parti milletvekili Öznur Çalık’tı.Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kurumu’nun raporu burada.
Şimdi acaba Ak Parti’nin değerli milletvekili bana bu bilgiyi yanlış bilgiyi kim verdi diye hesabını soracak mıdır? Ya da bu yanlış bilgi ile beni aldattılar, meğerse 121 lira aylık bağlamışız bir şehidin babasına diyorsa, şehitlerin yakınlarından özür dilemelidir.
Bir şehit annesinden gelen mektubu okumak istiyorum size;
"Ben oğlunu terör saldırısında kaybetmiş bir anneyim. Oğlum şehit sayılsın diye hepsine köpek gibi yalvardım. Bizim evlatlarımızın canı yok muydu, size yazdım şehitlere yapılan haksızlıkları dile getirdiniz. 121 lira maaş yok diyorlar, o dekonttan bizde var. Hatta şehit oğlumun GSS primini bile ödettiler. Bakan Zehra bir şeyler konuşuyor ama ben bir şey anlamıyorum. Öncelikle o partiyi desteklediğim için sizden özür diliyorum. Memur emeklisi bir anne baba olarak evini hazırlamıştık. Oğlum toprakta yatıyor, o üşüyor diye ben de üşüyorum. Mezarına gittim tüm gücümle kalk diye haykırdım. Ölüm giden için mi kalan anne için mi, yaşamak gücüme gidiyor. Kendimden kurtulmak istiyorum, oğlumun katillerini her gün görmekten sıkıldım. 64 yaşındayım ben böyle bir şey duymadım."
Hiç merak etmesin bu ülkeye kardeşliği getireceğiz. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz.Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihsel misyonuna uygun olarak 83 milyonu kucaklayacağız. Ama hepimizin bu coğrafyada huzur ve barış içerisinde çalışması gerekiyor.
BİR İNSAN BU KADAR KATMERLİ YALANI NASIL SÖYLER?
18 Aralık Günü Erdoğan konuşuyor. Ne diyorlar, iktidara gelirsek Ak Parti’yi kapatacakmışız. Bizim böyle bir düşüncemiz yok. Hiçbir partiyi kapatma gibi derdimiz yok. Devletin başındaki adamın yalan söyleme hakkı var mıdır? Kendi seçmenlerine söylüyor, bu ne demektir kini beslemektir. Az önce Mevlana’dan örnek verdik. Yalanı devlet politikası haline getirirseniz o ülkeye en büyük yalanı yapmış olursunuz. Eleştirirken yalan söylemeyeceksiniz.
Ak Parti’yi niye kapatalım? Yine devam ediyor. Ak Parti’yi destekleyen iş adamlarının şirketlerine el koyacakmışız. Muhalefet eden medya kuruluşlarının kapısına kilit vuracakmışız. Böyle bir şey hiç ağzımızdan çıkmadı. Bir insan bu kadar katmerli yalanı nasıl söyler, hayret ediyorum. Söylenecek tek şey var, Allah akıl fikir versin. Olmayan bir şeyi anlatıyor. Demokrasiyi bu ülkede koşulsuz savunan tek partiyiz. Yalan üzerine siyaset inşa edilmez.
"DEVLETİN NASIL SOYULDUĞUNU HEPİMİZ BİLİYORUZ"
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını ben savunmayacaksam kim savunacak? Hangi yaşam tarzından olursa olsun bu coğrafyada bir çocuğun yatağa aç girmesini asla kabul etmeyeceğiz. Devletin nasıl soyulduğunu hepimiz biliyoruz. Mal varlıklarını açıklayamıyorlar. Mal varlıklarıyla devleti yöneten tehdit ediliyorsa o ülkede ciddi bir sorun vardır. Araştırmazsanız namertsiniz diyemiyorsun, sesin bile çıkmıyor. Neden? Bu fakir fukaranın hakkını kim soracak? Biz soracağız.
ASGARİ ÜCRETTE VERGİ TEPKİSİ
Mali Eylem Görev Gücü diye bir kuruluş var üyelerden biri de Türkiye. Bu gelen teklif, günü kurtarma teklifidir. Yıl sonuna kadar bunu çıkarmak zorundayız diyorlar. Arkadaşlar sen siyasi nüfus sahibi kişilerin devleti soymasının önüne geçen düzenlemeyi getiriyor musunuz, hayır. Niye getiriyorsunuz. Kurumlar vergisi değişti, 2006 yılında. 2020’yi bitirmek üzereyiz. Neden vergi cennetlerinden gelen düzenlemeyi yapmıyorsunuz. Bu yapıldığı takdirde, fakirin fukaranın hakkı savunulacak.
Asgari ücretliyi vergiye tabi tutarsanız, yurtdışından gelip milyonları getiren adamdan bir kuruş vergi almazsanız. Biz emeklinin ve emekçinin hakkını savunacağız. Türkiye’den paraları götür, arkasından buraya getir ve vergi ödeme. Uyuşturucu paraları, organ ticareti yapanların paraları, fuhuş üzerinden ticaret yapanlar paralarını Türkiye’ye getirirse hiç vergi yok. Şu kendisini muhafazakar partisi olarak tanıtan partiye bakın.Organ ticareti, fuhuş sıfır vergi. İnsan ticareti sıfır vergi. Asgari ücret vergiye tabii, niçin?
Şimdi yeniden kanun getiriyorlar. Yurt dışındaki paralar Türkiye’ye gelirse sıfır vergi. Ama asgari ücretli dünyanın vergisini ödüyor. Vicdan sahibi Ak Partili kardeşlerimin bunu bilmesini istiyorum. Fabrikada çalış, alın teri dök vergiye tabii tutulma. Biz bu adaleti kabul etmiyoruz. En büyük adaletsizdir, bu Cumhuriyet Halk Partililerinin boynunun borcudur. Evet adalet dedik. Yaptığım konuşmalarda sık sık Mevlana’dan Hacı Bektaş Veli’den söz ederim. Adalet sadece bizim değil tüm dünyanın saygı duyduğu bir kavram. Fatih Sultan Mehmet, Kadı’yı satın aldığı gün adalet ölür, adaletin öldüğü gün devlet bölünür. Fatih Sultan Mehmet’ten söz ederler ama asla Fatih’in adaletinden söz etmezler. Adaleti dağıtan kurumun adı adliyedir. Adaleti çürütmeye devam ediyorlar. Bir hakim, sarayın telkinleri ile hakaret ediyorsa gerçekten hakim değildir.
Kararı kürsüde oturan değil, kürsüde oturanın telkin edildiği bir düzen yaşanıyor. Kendi alanı dışında bir şey varsa, saygın bir bilirkişiye göndermek ve kendi bilgisini donatmak, hâkim sıradan bir insan değildir. Dünyanın hiçbir bölgesinde sıradan değildir. Kararı hâkim değil de Saray telkin ediyorsa biz buna hakim diyebilir miyiz? Gerçek anlamda buna hâkim diyebilir miyiz? Adaletsizliği dağıttığınız andan itibaren gerçek anlamda siz hâkim misiniz?
İRFAN FİDAN TEPKİSİ
İrfan Fidan vakasına gelmek istiyorum. Yargıtay üyesi. Yargıtay kanunun 25. Maddesi diyor ki, kendilerine önerecek dosyaları gerektiği zamanda inceleyecek ve kararları yazacaklar. Üyesi bulundukları kurumlarda görüşmelere katılmak, dairenin işleyişini sağlama konusunda başkana yardım etmek. Bu üç maddenin dahi tamamını yerine getirmiş, atandım daha ayakkabısının tozunu silemedim. 107 üyenin oyunu aldı. Arkasında kirli ilişkiler var ama 107 üyenin oyunu alıyorlar. Saray’dan alınan talimatlarla. Değerli arkadaşlar şu soruyu sormak lazım, daha dün geldi. Anayasa Mahkemesi üyeliğine liyakatin yetiyor mu? Tam bir utanç tablosu.
Yargıtay’ın birisi çıkıp da ya burada bir haksızlık var diyemiyor. Nasıl oluyor da geliyor daha koltuğu ısınmadan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday gösteriliyor? Normalde 2 Aralık’ta yapılması gereken seçimleri korona nedeniyle ertelediler. Şu anda korona yok mu? Adaleti dağıtması gereken kurumun adaletsizliği dağıtması gibi bir şey olabilir mi? 100 yıllık tarihi olan bir mahkeme. Anayasa Mahkemesi’ne bir kişinin talimatı ile yön vermek için eğilip bir mahkeme tablosunu dünyaya sergileyemezsiniz. Yargıtay bir de kendi internet sitesinde misyonunu belirlemiş. Bilgi hırsızlığı yapan bir insanın Anayasa Mahkemesi’nde ne işi var. Anayasa Mahkemesi gibi Yargıtay gibi bir yere üye atıyorsanız, atadığınız kişinin hukuku yüceltmesi lazım.
"HAMZA YERLİKAYA BİR NUMARALI SAHTEKAR"
Devlette ahlakı egemen kılmamız gerekiyor. 4-5 yerden aylık alanları ve bunu marifetmiş gibi paylaşanları gördük. Eski Ak Parti Milletvekili orada lise mezunu, TBMM’nin resmî sitesinde üniversite mezunu görünüyor. Bu sahtekâr bir dönem Cumhurbaşkanı Baş Danışmanlığı yaptı.Bu makam için bir sahtekara görev verili mi? Ve siz bunu getiriyorsunuz, başdanışman olarak atıyorsunuz. Pes ya! Şu devletteki çürümeye bak. Herkese meydan okuyorum diyor. Sahte diploma almadığını iddia ediyor. Şöyle savunma yapıyor: Ortaokul mezunu olduğunu, lise mezunu olmadan yüksek tahsil yapamadığını söylüyor. Hamza Yerlikaya’nın bir numaralı sahtekar olduğunu Türkiye Cumhuriyeti’ndeki herkesin bilmesini istiyorum.
Kaynak: KRT
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.