Davutoğlu'ndan AK Parti'ye KHK tepkisi

Davutoğlu'ndan AK Parti'ye KHK tepkisi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "KHK’larla ihraç meselesi bugün artık bir beyin kanamasına dönüşmüştür." dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin genel merkezinde basın toplantısında konuştu. 

Konuşmasında OHAL ve KHK'lılarla ilgili de konuşan Davutoğlu, "Darbeler ve darbecilerle mücadelede anayasal bir hak olan OHAL süreci, hem OHAL şartlarında hem de OHAL’in kaldırılmasının ardından etkilerini sürdürmüş OHAL’in evrensel hukuk normları ve hukuk devleti ilkeleriyle pratik uyuşmazlıkları tartışmaların merkezini oluşturmuştur. OHAL süreci ve bunun uzantısı olarak ilan edilen Cumhurbaşkanlığı kararnameleri kadar, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte gelişen siyaset etme modeli de sorunlar yumağının büyümesinde etkili olmuştur. Nitekim süratle ve itinasız şekilde devreye sokulan bu Kanun Hükmünde Kararnamelerin  tashihi için de onlarca benzer kararname yayınlanmak zorunda kalınmıştır. Bu uyuşmazlıkların yarattığı sosyal ve yargısal tahribatlar ise bugüne dek süregelen sürecin belirleyicisi olmuş, üst yapıda yer alan sivil ve siyasi haklar ve ekonomi gibi alanlar da bundan olumsuz şekilde nasibini almıştır. O yüzden, anayasanın girişinde de yer alan hukuk devleti ilkesinin sınırlarına riayet konusundaki zaaflar, insan haklarındaki ihlallerin en temel sebebi olmuştur. Hukuk devleti, devlet otoritesinin hukuka uygunlukla sınırlı olduğu bir sistemi ifade eder. Bu ilkeyle ulaşılmak istenen asıl hedef, devlet gücü karşısında bireyin onurunu, varlığını, hak ve özgürlüklerini korumaktır. Bu nedenle bir hukuk devletinde devlet gücünün uymakla yükümlü kılındığı hukuk düzeni, insan haklarını korumaya odaklanmış olmalıdır. Aksi halde hukuk devletinden değil, kanun devletinden söz edilebilir." değerlendirmesinde bulundu. 

31  KHK İLE ONBİNLERCE AİLE MAĞDUR EDİLDİ

"Cumhurbaşkanını yargının en yüksek amirine dönüştüren Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ilga edilmedikçe bu uygulamalar sona erdirilemeyecek ve insan hakları ihlâlleri de engellenemeyecektir." diyen Davutoğlu şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bakanlar kurulunu ilga ettiği için yeni düzende bu yetkiyi Cumhurbaşkanı tek başına kullanmakta. Üstelik Anayasanın 148. maddesi, OHAL KHK'larına yargı bağışıklığı sunduğu için bunlar, Anayasa Mahkemesi'nce denetlenemiyor. Böylece Olağanüstü Hal Rejimi mutlak bir keyfîlik rejimine dönüşüyor ve yoğun insan hakları ihlâllerine yol açıyor. Nitekim Temmuz 2016 ve Temmuz 2018 tarihleri arasında kabul edilen 31 OHAL KHK'sıyla onbinlerce kişi, aileleriyle birlikte mağdur edildi ve sivil ölüme terk edildi. 
Bu tablonun bir kez daha tekrarlanmaması için OHAL KHK'sı kavramının tümüyle ilgası gerekiyor.
Nitekim biz, Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlâmenter Sistem başlıklı önerimizde bu taahhütte bulunduk.
İnsan hakları eylem planının samimi ve dürüst olmasının ölçülerinden biri, bu hususa yer vermesidir.
Eğer samimilerse Anayasanın 119. maddesinin 6. fıkrasının Cumhurbaşkanına tanıdığı bu yetkinin ilgasını sağlamalılar. 
Bu bağlamda 2016-2018 yılları arasında bir disiplin soruşturması dahi geçirmeksizin hukuk devleti, Anayasanın üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ilkeleriyle sanığın masumiyeti karinesi, savunma hakkı, hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakları ihlâl edilerek OHAL KHK'larıyla ihraç edilen kamu görevlilerine şu imkanlar sağlanmalıdır: 
1. Süratli bir biçimde adil yargılanma hakkı tanınmalıdır. Bu yargılamanın anlam ifade etmesi, yargının bağımsızlığının garantisiyle mümkün olacaktır.
2. Bağımsız bir yargı kuruluşunda adil yargılanma hakkı teminat altına alınarak; yapılacak bir yargılama süreci neticesinde kamu görevinden ihraç edilenlere masumlarsa aklanma imkanı sunulmalıdır.
3. Aklandıklarında tüm özlük hakları iade edilerek maddi ve manevi zararları tazmin edilmelidir. 
İnsan hakları eylem planı, samimi olarak insan hakları ihlâllerini sona erdirme hedefine yönelecekse Cumhurbaşkanının rektör atama yetkisi sona erdirilerek Cumhurbaşkanının üniversiteler üzerindeki vesayet yetkisi ortadan kaldırılmalıdır. Böylece üniversitelere kayyum rektörler atama yöntemi terk edilmelidir. Bu yapılmadıkça bilim ve sanat hürriyeti ile ifade hürriyeti, eğitim ve öğretim hakkı güvence altına alınamaz. Öte yandan İçişleri Bakanının yerel yönetimlere kayyum atama yetkisi sona erdirilmelidir. Böylelikle seçmen iradesi, seçme ve seçilme hakkı korunmalı; bu yolla yerel demokrasi güçlendirilmelidir. Suç işleyen yerel yöneticiler varsa önce bu yargı yoluyla tescil edilmeli, daha sonra seçilen belediye meclisi üzerinden yeni bir belediye başkanına görev verilmelidir. Merkezî yönetimin yerel yönetimler üzerindeki vesayet yetkisi sona erdirilmedikçe yerel demokrasinin korunmasına imkan olmayacağı vurgulanmalıdır."

BECEREMEDİĞİNİZ İŞİ YAPIN HUKUK DEVLETİ İLKELERİNE UYUN

Yarın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kamuoyuyla paylaşacağı İnsan Hakları Eylem Planı hakkında konuşan Davutoğlu, şöyle devam etti: 

"Aslında bizlerin bu iktidara sayfalar dolusu öneriler zinciri sunmaktan öte tek bir söz söylememiz yeterlidir. Bugüne dek yapmayı beceremediğiniz işi yapın ve hukuk devleti ilkelerine uyun. Evrensel insan hakları değerlerine saygı gösterin. Bunu gerçekleştirecek yargıyı da bağımsız kılın. Toplumsal barışa katkı sağlayacak bir sosyo-politik planı hayata geçirin. Yani iktidar bugüne dek davrandıklarının tersine bir tutum takınıp, siyaset olarak yargıdan elini çekse; üst yargının verdiği kararlara saygılı olsa, aslında hukuki süreçler mağdurlar lehine olmak kaydıyla hızlanacaktır. Yani yapacakları iş basittir. İktidarın eylem planına değil, tek bir eyleme, tek bir adımı atmaya  ihtiyacı vardır. Tabii gerçekten niyetleri varsa. Bu genel çerçevenin ardından, insan haklarıyla ilgili bu tablonun gölgesinde olan bazı somut alanlara ilişkin önerilerimizi de sıralamak gerekmektedir. Biraz evvel de altını kalınca çizdiğimiz üzere; bugün OHAL süreci ve devamında ortaya konan siyasetlerle yaklaşık bir buçuk milyondan fazla insan soruşturmalardan geçmiş onbinlerce insanımız da AİHM ve AİHS norm ve içtihatlarına uymayan siyasi kriterlerle ya uzun tutuklulukların ya da mahkumiyetlerin kurbanı olmuştur.

KHK'LARLA İHRAÇ ARTIK BİR BEYİN KANAMASI DÖNÜŞMÜŞTÜR

Bu meyanda evrensel norm ve içtihatlarla örtüşmeyen ve aileleriyle birlikte milyonlarca insan için hayatı katlanır olmaktan çıkarmış siyasi kriterlerinizi yeniden gözden geçirmekle yükümlüsünüz. KHK’larla ihraç meselesi bugün artık bir beyin kanamasına dönüşmüştür. Bir insan hakları eylem planının kangren haline gelmiş bu soruna el atmaması OHAL Komisyonuyla ilgili yeni düzenlemelere gitmemesi, süreci hızlandırıp mağduriyetleri bir an önce gidermemesi beklenemez.
Tavsiyemiz, adaleti bugüne dek gerçekleştirme konusunda atıl kalmış bu komisyonun ya lağvedilmesi ya da hızlandırıcı ek mekanizmaların devreye sokulmasıdır. Bunun olabilmesi de ancak siyasi iradenin bu konudaki yanlışlardan dönme kararlılığıyla alakalıdır. Nitekim AİHM’de yakın tarihte görülen bir haksız ihraç davası da, adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesinin ihlaliyle ilgili bir kararla sonuçlanmıştır. Bu davalar onbinlerce dosya olarak AİHM’in önüne yığılmadan gereken hukuki ve adli önlemleri almak kaçınılmazdır.

KHK'LILAR GÖREVLERİNE İADE EDİN

Bir salgın sürecinden geçtiğimizi tekrar hatırlayarak, eşitlik ve ayrımcılık yasağı ilkelerini çiğneyen infaz yasasını herkes için adil şekilde yeniden kurgulamalısınız. Adli-siyasi ya da mahkum-tutuklu ayrımına gitmeden hasta, yaşlı ve çocuklu kadınlar başta olmak üzere, alternatif infaz uygulamalarını harekete geçirmeli; bu insanları tahliye etmelisiniz. Salgın dönemindeki sağlıkçı ihtiyacına da binaen haksız ihraçlara maruz kalmış KHK’lı sağlık çalışanlarını görevlerine iade etmelisiniz. İfade özgürlüğü çerçevesinde cebir ve şiddete bulaşmayan, eleştiri hakkını kullanan sokaktaki vatandaştan gazetecilere kadar kim varsa tahliye etmeli ve adil yargılanma haklarına riayet edilmelidir. 

CEZAEVİ KOŞULLARINI İYİLEŞTİRİN

Medya alanındaki haber ve yorumlarda, kişilerin lekelenmeme hakkına azami dikkat gösterecek bir dili zorunlu kılmalı uymayanlara cezayi müeyyideleri uygulamalısınız. Böylelikle henüz tutuklu bulunan, şüpheli konumunda olan ve davaları sonuçlanmamış insanların suçlu gibi gösterilmesinin önüne geçmelisiniz. Cezaevi koşullarını iyileştirmelisiniz. Cezaevlerini ikinci bir cezalandırma mekanı olmaktan çıkarmalısınız. Özellikle aşılama ve salgın tedbirlerine ilişkin oralardan yükselen seslere kulak vermelisiniz.

ÇIPLAK ARAMA UYGULAMASINI ÖNLEYİN

Çıplak arama gibi gayrı hukuki uygulamalarda yaşanan pratik sorunları ciddiye almalı ve önlemelisiniz. Derdiniz birilerinin propagandalarını püskürtmekse bu gerçekleri inkar ederek değil, ancak adil çözümler üreterek sağlanabilir. İnsan onurunu zedeleyici icraatlarda görev alan memurları görevden uzaklaştırmalı geri kalanları evrensel normlara uygun şekilde eğitmelisiniz. TBMM İnsan Hakları Komisyonu ve destek olabilecek STK’larla işbirliği içerisinde cezaevlerinde yaşanan sorunlarla ilgili bir an evvel raporlar istemeli ve yapıcı önerileri ivedilikle uygulamaya geçirmelisiniz.

YARGI BÜROKRASİSİNE NEFES ALDIRIN

Bir sosyolojik mahfili cezalandırma anlamına gelen ana-baba tutukluluklara son vermelisiniz. Terörle mücadeleyi de sulandıran bu uygulamaları sonlandırmalısınız. Böylelikle, kendilerini, sizlerin siyasi kriterlerini uygulamak zorunda hisseden, uygulamadığı takdirde suçlanma korkusu yaşayan yargı bürokrasisine de nefes aldırmalısınız.

ADALET REFORMUNU BİR AN ÖNCE UYGULAMAYA KOYUN

Az önce de altını kalınca çizdiğimiz üzere, bütün bu gayrı hukuki uygulamaların açtığı sosyal yaraların tazmini için: Hem yargısal süreçleri hızlandırmalı, hem de bunları denetleyecek mekanizmalar oluşturmalısınız. Yarın yapacağınız konuşmadaki vaatleriniz sadece teoride ve kağıt üzerinde kalmasın istiyorsanız, bu konularda çiğnenen insan haklarının maddi-manevi tazminiyle ilgili adalet mekanizmalarını bir an evvel devreye sokmalısınız. Bakın 3 ay önce reform dediniz arkasından adalet reformu diye eklediniz ama insanlar hala umutla bekliyorlar. Oysa o insanlar için her saniye umut her saniye değerli. Hukuk eğitiminden avukatlık yasasına ve adalet mekanizmalarının yenilenmesine kadar yepyeni bir yapısal adalet reformunu bir an önce ilan edip uygulamaya koymalısınız."

Kaynak: Milli Gazete

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.