Türkiye'nin NATO vetosuyla kabusa döndü

Türkiye'nin NATO vetosuyla kabusa döndü

Erdoğan, Cuma namazı çıkışında gazetecilerin soruları üzerine İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeler konusunda 'olumlu bir düşünce' içinde olmadıklarını söyledi.

Finlandiya, askeri tarafsızlık politikasını sona erdirerek NATO'ya katılma başvurusu yapma kararını açıkladı. İsveç'in de ileriki günlerde benzer bir açıklama yapması bekleniyor. Diğer 30 ülke gibi veto hakkı bulunan Türkiye'den konuyla ilgili ilk açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan geldi.

Erdoğan, Cuma namazı çıkışında gazetecilerin soruları üzerine İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeler konusunda 'olumlu bir düşünce' içinde olmadıklarını söyledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Erdoğan'ın açıklamalarının ardından Cuma günü gerçekleştirdiği basın toplantısında, Washington'ın "Türkiye'nin pozisyonunu netleştirmeye çalıştığını" söyledi.

Psaki, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üye olma fikrinin ittifak içerisindeki ülkelerden geniş bir destek aldığını da belirtirken, Pentagon Sözcüsü John Kirby de aynı şekilde ABD'nin Ankara'nın tutumunu "daha iyi anlamak" için çalıştığını dile getirdi.

NATO üyesi ülkelerin dışişleri bakanları, bugün Almanya'nın başkenti Berlin'de bir araya gelecek. Reuters'ın aktardığına göre Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, bu toplantıda Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya geleceğini söyledi.

Moskova'dan da toplantı öncesi açıklama geldi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Alexander Grushko, Rus haber ajanslarının aktardığına göre, Finlandiya ve İsveç'in "ittifaka katılması için gerçek bir sebep göremiyorum" dedi:

"Buna karşılık vermemiz lazım olacak. Caydırıcılığımızı sürdürebilmemiz için gerekli önlemleri alacağız. Moskova'nın Finlandiya ve İsveç'e karşı düşmanca bir tutumu yok. NATO'nun olası genişlemesine yanıtımız, birliğin hangi askeri altyapıları bu ülkelere konuşlandıracağı ve Rusya sınırına ne kadar yaklaşılacağına bağlı olarak değişebilir."

Grushko, nükleer silahların bu iki ülkeye konuşlandırılması durumunda Rusya'nın uygun yanıtı vereceğini de sözlerine ekledi.

Türkiye, Finlandiya ile BM Arabuluculuk Girişimi önemli bir projede birlikte yer alıyor ve ikili ilişkilerde sorun yaşamıyor.

İsveç'in PKK ve YPG'ye ilişkin yaklaşımı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'deki varlığına karşı çıkışı Ankara-Stockholm arasında zaman zaman önemli sorunlara yol açıyor. Bu rahatsızlıkların Türkiye'nin İsveç'in katılımına ilişkin veto etmesine neden olup olmayacağını ittifak içindeki müzakerelerin gidişatı şekillendirecek.

Türkiye'nin pozisyonu

Türkiye Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılım eğilimlerine ilişkin gelişmelerle ilgili uzun süre sessiz kaldı. Savunma Bakanı Hulusi Akar Nisan ayı sonunda Hürriyet yazarı Sedat Ergin'e verdiği demeçte, konuyla ilgili soruya, "Olayları yakından takip ediyoruz" yanıtını vererek net bir pozisyon belirtmekten kaçınmıştı.

İlk net açıklama ise, 'olumlu bir düşüncede olmadıklarını' söyleyen Erdoğan'dan geldi. Erdoğan, NATO'nun askeri darbe sonrası Yunanistan'ın ittifaka dönüşüne yeşil ışık yakmasını yanlış olarak niteleyip, aynı yanlışa yeniden düşmek istemediklerini vurguladı.

Ankara'daki diplomatik çevreler, nihayetinde Türkiye'nin NATO'nun iki İskandinav ülkesini kabul etme sürecine önemli bir engel koymayacağı düşüncesinde.

Bunun en önemli nedenlerinden biri Ankara'nın genel olarak NATO'nun "açık kapı" politikasını benimsemesi ve özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaş sonucunda kökten değişen güvenlik ortamı olarak gösteriliyor.

Rusya'nın işgalinin başladığı 24 Şubat'tan itibaren NATO içinde aktif bir rol oynayan, Ukrayna'ya askeri ve siyasi destek verirken diğer yandan da iki taraf arasında arabuluculuk faaliyeti gösteren Ankara'nın kendisinin ittifak içinde izole olmasına yol açacak bir veto tehdidinde bulunması beklenmiyor.

Ankara, son dönemde NATO içinde artan stratejik önemi sayesinde başta ABD olmak üzere Batı ülkeleriyle son yıllarda gerilen ilişkilerini de onarma sürecinde.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 18 Mayıs günü ABD'ye yapacağı ziyaret hem siyasi ilişkilerin normalleşmesi hem de Türkiye'nin kendi savunması için talep ettiği F-16 savaş uçaklarının satışı gibi somut işbirliği süreçleri açısından önemli olacak.

Diplomatik çevrelerde, Ankara'nın son dönemde elde ettiği bu kazanımı yitirmek istemeyeceği görüşü öne çıkıyor.

Finlandiya: Türkiye destekliyor

Finlandiya ile Türkiye arasındaki ilişkilerde önemli bir sorun başlığı bulunmuyor.

Finlandiya'nın Ankara Büyükelçisi Ari Maki, 12 Mayıs'ta Kayseri'ye yaptığı bir ziyaret sırasında, ikili ilişkilerle ilgili olarak "Finlandiya ile Türkiye Cumhuriyeti şu anda çok mükemmel ideal ilişkilere sahiptir. Ülkelerimiz pek çok alanda iş birliği içerisindedir. Karşılıklı ilişkilerimiz tarihteki en büyük rekoruna ulaşmış durumda, etkileşimlerimizin sayısı 2 milyona ulaşmış durumda. Sadece bu sene içerisinde Dışişleri Bakanımız Türkiye'ye iki kere ziyarette bulundu," ifadelerini kullandı.

Şubat ayında Ankara'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşen Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, Anadolu Ajansı'na verdiği demeçte, Türk dışişleri bakanı ile "NATO'nun kapısını yeni üyelere açık tutma politikasını da konuştuklarını" belirtmişti.

Finlandiyalı bakan, "Kendi güvenliğimizi artıran askeri tatbikatlarda NATO ile birlikte yer alabilmemiz Finlandiya ve İsveç için çok önemli. Ayrıca, İsveç ve Finlandiya dışişleri bakanları olarak NATO'daki mevkidaşlarla bazı siyasi tartışmalara da katılıyoruz. Ve elbette, katılımımızı destekleyen Türkiye gibi ülkelere güveniyoruz," değerlendirmesinde bulunmuştu.

İsveç ile PKK ve YPG sorunu

İnsan hakları ve demokrasi konusunda Avrupa ve dünyada en aktif ülkeler arasında yer alan İsveç, başta Kürt sorunu ve insan hakları ihlalleri olmak Türkiye'nin siyasi ve soysal süreçleriyle ilgilenen ve Ankara'nın tepkisini çeken bir ülke.

Ankara sıklıkla Stockholm'ü AB'nin terör örgütleri listesinde yer alan PKK'nın yöneticilerini desteklemekle suçluyor. Ayrıca Ankara, PKK'nın Suriye kolu olarak tanımladığı YPG'nin İsveç hükümetince muhatap alınmasına da güçlü şekilde karşı çıkıyor.

İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde'nin 2020'de YPG yöneticilerini kabul etmesine Ankara sert tepki vermiş, bu durumun "İsveç'in terörle mücadeleye yaklaşımı konusunda ciddi soru işaretleri oluşturduğunu" kaydetmişti.

İsveç Dışişleri Bakanı Linde'nin en son Türkiye ziyareti sırasında düzenlenen basın toplantısında Türkiye'nin Suriye'deki operasyonlarını eleştirmesine Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu sert tepki vermiş, Türkiye'nin terörle mücadelesine destek verilmesini istemişti.

Türkiye, 2019 sonlarında NATO'nun askeri tehdit belgelerinde YPG'ye yer vermemesi ve kendisinin terörle mücadelesine yeterli desteğin verilmemesi nedeniyle Baltık ülkeleri ve Polonya için hazırlanan ortak savunma planını veto etmişti. Müzakerelerin ardından Türkiye 2020 ortalarında vetosunu kaldırmıştı.

Türkiye, YPG'nin Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturmak istediğini kaydediyor ve bunu engellemek için askeri yöntemlere başvuruyor.

En son 2019'da Barış Pınarı Operasyonu'nu gerçekleştiren Türkiye, başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinin tepkisini çekmişti.

Türkiye, NATO'nun en güçlü üyesi olan ABD'yi de IŞİD ile mücadele için Suriye Demokratik Güçleri adı altında YPG'ye askeri destek vermekle suçluyor.

Ankara'nın YPG ve PKK sorunu nedeniyle İsveç'in katılımını engellemek ya da zorlaştırmak gibi bir adım atıp atmayacağını ileriki günler gösterecek.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.