İSTANBUL’DA YAHUDİ AYAKLANMASI… ELZA NİYEGO OLAYLARI

Osmanlı’yı İttihat ve Terakki Cemiyeti yıktı.
Bu cemiyetin tamamına yakını Mason ve Yahudi idi…
Sultan Abdülhamid Han’ı tahttan indiren Selanik’ten gelen 15 bin kişilik Harekât Ordusu’nun yüzde 60’ı Yahudi dönmelerden oluşuyordu. Yahudilerin dışında; Rum, Ermeni, Arnavut, Sırp, Yunan, Ulak ile Bulgar çeteciler vardı.
Tarihçi Yılmaz Öztuna bunlar için; ‘ipten kazıktan kurtulmuş eşkıyalar’ dedi.
Üç cihana hâkim olmuş, 7 düveli yenmiş ve bütün dünyaya İslam’ı götürmüş olan Koca Osmanlı, bu gayri Müslüm eşkıyalara kurban edildi. Yazıklar olsun…
Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesinden sonra kontrol tamamen Masonların eline geçti.
Osmanlı’nın yıkılması için bütün plan ve tezgâhları Masonlar yaptı.
“Osmanlı’yı Masonlar yıktı” 
diyen dönemin Kudretli Paşası Kazım Karabekir; Cihan Harbine Neden Girdik, Nasıl Girdik, Nasıl İdare Ettik? Adlı kitabında şöyle yazdı;
- Hükümdarlardan başlayarak bütün ileri devlet adamlarını mason yaptılar; onlara masonlukta yüksek rütbeler verdiler. Mükellef localar açtılar. Mason olanlara büyük itibar ve menfaatler temin ettiler. Onlarla ilmî ve insanî(!) bir kardeşlik tesis ettiler. Böylece hususi bir dostluk münasebetlerini kurduktan sonra, onlardan her türlü malumatı kolayca aldılar ve her işte müzâheretlerini (desteklerini, yardımlarını) temin ettiler. Bütün Şark memleketlerinin anahtarları bu suretle Avrupalıların ellerine geçti.
Masonlar deyince bir meseleyi de düzeltelim.
O dönemde Masonlar tamamen Yahudi dönmelerin kontrolündeydi. Daha doğrusu Sabetaylar kendi inançları doğrultusunda ritüel yapabilmek için Masonluğu kurdu.
Sonraları çok az sayıda Türk de mason yapıldı ama büyük bir bölümü Yahudi idi...
Mason görünümlü Sabetaylar, Cumhuriyetin kuruluşunda da aktif olarak rol aldı.
Cumhuriyeti kuran ekiple ittifak halindelerdi.
Yahudiler yaptıkları yoğun kulis ile 1924 mübadelesinde 30 bin civarında Selanik dönmesinin Türkiye’ye gelmesini sağladı.
  Bu dönmeler özellikle sahillere yerleştirildi.
İzmir’den İstanbul’a, Çanakkale’den Tekirdağ’a kadar pek çok şehirde iskân edildiler.

Çok azı göstermelik olarak Anadolu’ya gönderildi.
Şehirlere yerleşenler ticaretle, Ankara’ya gelenler siyasetle meşgul oldu.
O dönem bürokratların önemli bir kısmı Sabetay Yahudi’siydi.
Geçen anlatmıştım. Dışişleri bakanlığının tamamı Yahudilerden oluşuyordu.
Her şey sorunsuz giderken,1927’de İstanbul’da ‘Elza Niyego Olayı’ patladı.
Peki, neydi bu Elza Niyego olayı?
Eski bir valinin oğlu olan Osman Ragıp, sokakta gördüğü 22 yaşındaki Elza Niyego adındaki Yahudi bir genç kıza evlenme teklif etti.
Evli ve torun sahibi olan Osman Ragıp, reddedilmesine rağmen kızın peşini bırakmadı.
Her seferinde kız reddedince onu öldürmekle tehdit etti.
Osman Ragıp, kızı kaçırma girişiminde bulununca;  şikâyet üzerine cezaevine kondu, ancak birkaç ay sonra tahliye edildi.
Elza'nın nişanlandığını öğrendiğinde ise, genç kızı işinden evine dönerken sokak ortasında bıçaklayarak öldürdü, yanında bulunan kardeşini de yaraladı.
Elza'nın yakınlarda bulunan evinden gelen annesinin ısrarlarına rağmen, cesedi üzeri örtülmeksizin üç saat sokakta kaldı.
Olay üzerine Yahudiler, devlete tepki gösterdi.
Katilin ise önemli bir ailenin ferdi olması ve tutuklanmasına rağmen kısa süre içinde serbest kalması, Yahudileri sokaklara döktü.
İstanbul’un tarihinde ilk kez bir Yahudi ayaklanması çıktı.
Ne Osmanlı ne de Türkiye böyle bir olay görmemişti.
Elza Niyego'nun cenazesine 25 bin kişi katıldı. Kortejde "Adalet İstiyoruz" sloganı atıldı.
Cenaze, Türkiye'de yaşayan Yahudilerin isyan gösterisine dönüştü.
Cenazedeki Yahudiler, Türklere ait işyerlerine saldırdı, güvenlik görevlileriyle çatıştı.
Olayların ardından, Cumhuriyet ve Akşam gibi milliyetçi gazetelerde, "Bir gayrimüslim öldürüldü diye ortalık neden bu kadar velveleye veriliyor" şeklinde haberler yapınca, bu kez de Türkler öfkelendi.
Yahudilerin İstanbul’da böyle büyük bir gövde gösterisi yapması Ankara’yı da tedirgin etti.
Olaylardan sonra, Yahudilere serbest dolaşım yasağı konuldu.
Böylece, Yahudi tüccarların faaliyet alanları da ortadan kaldırıldı.
Osman Ragıp ise akıl hastanesine konuldu. 10 yıl sonra başka bir akıl hastası tarafından öldürüldü.
Elza Niyego olayı, CHP ile Sabetayların arasındaki güveni ve ortaklığı yerle bir etti.
Sabetaylar, ittifak yaptıkları hükümetin yani CHP’nin kendilerini sırtından vurduğuna inanıyordu.
1928`de ise, azınlıkların kendi dillerini konuşmalarını engellemeyi amaçlayan "Vatandaş Türkçe Konuş" kampanyası başlatıldı. Yahudiler bu kampanya ile iyice köşeye sıkıştı.
Kampanyayla birlikte, azınlıklarla Türkler arasında sık sık kavgalar meydana geldi.
Küçük küçük kavga ve gerilimler sürerken, 1934 olayları patladı.
İlk olaylar; 21 Haziran 1934'te Çanakkale’de başladı. 

Türkler; piyasaya hâkim olan ve kendi aralarında tekel gibi çalışan Yahudi tüccarlara karşı boykot başlattı. Kimse Yahudilerden mal almıyordu.
Boykot sırasında Türklerle Yahudiler arasındaki karşılıklı atışmalarla sonunda savaş çıkarttı
Galeyana gelen Çanakkaleliler, Yahudilerin işyerlerini ve evlerini yaktı. Çanakkale’deki olaylar Trakya’ya sıçradı.
Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Uzunköprü, Silivri, Babaeski, Lüleburgaz, Çorlu ve Lâpseki’de şiddetlenerek sürdü.
Trakya’da sayıları 13 bin ile 18 bin arası tahmin edilen Yahudiler, mallarını bırakıp İstanbul’a kaçtı.

Olaylardan sonra devlet, yörede sıkıyönetim ilan etti; resmi makamlar kınama mesajları yayınladı.
Bütün bu mesajlar;  Yahudilerin gözünde, olayların ardında devletin olduğu şüphesini silemedi.
Trakya’da o tarihte peynircilik çok önemliydi.
Türkler hayvancılıkla uğraşıyor ve sütlerini mandıralara veriyorlardı.
Trakya’da mandıraların tamamı Yahudilerin elindeydi. Köylüden ucuza aldıkları sütü peynir yapıp, pahalıya satıyorlardı. Bu da bölge halkının itirazına yol açıyordu.
Yahudiler aynı zamanda bölgeye faizi getirdiler.
Trakya’daki tefecilerin tamamı Yahudi idi. Köylülere yüksek faizle para veriyorlardı. Parayı ödeyemeyen köylülerin de tarlasını ve hayvanlarını alıyorlardı.
İşte bütün bunlar, olayları tetikleyen sebep oldu.
1908’de Osmanlı topraklarındaki Yahudi nüfusu 367.400 idi…
1927’de Türkiye Cumhuriyeti’nde Yahudi nüfusu 81.392’e indi.
Yahudi nüfusun 46.781’i İstanbul’daydı.
1960’larda ise toplam Yahudi nüfusu 43.929’a düştü.

Özellikle İsrail Devletinin kurulması üzerine 30 bin civarında Türk Yahudi si, buraya göçtü.  1950’lerin ortasında, İsrail’e göç edenlerin %10’u Türkiye’ye geri döndü. 
Amerika’nın hızla gelişmesiyle de özellikle Türkiye’deki Yahudi gençler, bu ülkeye yöneldi.
Günümüzde Türkiye’de 15.000’den az Yahudi yaşamaktadır.
Bu rakam, açık kimlik ve isimleriyle Yahudi olan kişilerdir.
Sabetay yani dönme Yahudiler, Türk ismi ve İslam kimliği taşıdıkları için bunların sayısı tam olarak bilinmemektedir.
2009 yılında İsrail'in Makor Rishon gazetesi, Türkiye'deki Sabetay cemaatinin lideri olduğunu belirttiği bir kişiyle görüştü. Bu kişi; “ Türkiye'de 30 bin Musevi, 60 bin Sabetaycı yaşıyor. İsrail devleti, artık bizi geri almalıdır.” Dedi.
Dönmelerin 85 milyonluk Türkiye’de sayısının az olmasına bakmayın. Yakın zamana kadar devlete tamamen hâkim idiler.
2003 yılında AK Parti’nin iktidara gelmesinden sonra yıl yıl etkinlikleri kırıldı.
AK Parti iktidarında; çok güçlü oldukları medya, bürokrasi ve siyasette gerilediler.
İş âleminde ise güçlerini koruyorlar.
TÜSİAD ise onların yıkılmaz kalesi durumunda.
Şimdilerde ise; Millet ittifakı üzerinden yeniden devlete çöreklenme hevesindeler.
METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ

Önceki ve Sonraki Yazılar