BİR FETÖ HATIRASI

Bizim FETÖ ile mücadelemiz; 17/25 Aralık Yargı darbesi veya 15 Temmuz FETÖ darbesiyle münasebetiyle değildi.
Biz bu hain örgütü kurulduğu günlerde çözmüş ve bunların gidişinin gidiş olmadığını o zamandan beri söyleyegelmiştik.
Bizim büyüklerimiz bunların çirkin yüzlerini ilk görenlerdi.
Allah onlardan ilmi kadar razı olsun.
Onlar bizi uyardığı için biz de bunların farkına vardık
Başta Enver Abi ve Hocamız olmak üzere büyüklerimiz bundan 50 yıl öncesinden beri bunları yolunun yanlışlığını anlattılar.
Anlatmakla kalmadılar FETÖ şebekesinin Din-i İslam’da nasıl bir fitne ve bidat ehli olduklarını bize gösterdiler.
Bizim büyüklerimiz Hak ile Batılı hatasız ayırarak
, bir yanlışa düşmemize de mani oldular.
Neyse uzatmayayım!..
AK Parti ile FETÖ’nün bir muhabbet bir muhabbet oldukları günlerdi.
Birbiriyle flörtü hızla evliliğe gidiyordu.
AK Partililer FETÖ’den, FETÖ’de AK Parti’den kız alıp kız veriyordu.

Daha doğrusu, çoğunlukla FETÖ AK Parti’den kız alıyordu.
İşte o günlerde bir yazı kaleme aldım.
Şöyle dedim;
- “Tayyip Bey sen bu Fetullahçılara çok fazla yüz veriyorsun. Emin ol bunlar senin sandığın gibi değil. Bunlar çok tehlikeli. İlk fırsatta sana zarar verirler. Gel hak etmeyenlere bu kadar yüz verme”
Dememle birlikte mahkeme tebligatı ile bir polis kapıma dayandı.
Fetullah Gülen denilen hain, şahsına hakaretten 4 yıl hapis istemiyle dava açmış.
Neyse..
Mahkemeye gittik.
Duruşma salonunda en çok şu zoruma gitti…
Vatanını Amerika’ya, Dinini Vatikan’a ve Milletini de Yahudilere satmış olan Fetullah Gülen mağdur; vatan hainine ‘vatan haini’ diyen ben sanık sandalyesinde bulunuyoruz.
Ne acı değil mi?..
Yüzleri mahkeme duvarı gibi bir hakim ve savcı var karşımda..
Birkaç duruşmadan sonra benimle birlikte mahkemeye gelen arkadaşıma dedim ki;
- Bu benim hakim de savcı da kesin FETÖ’cü
O da şöyle dedi;
- Nereden anladın abi? İkisiyle de konuşmadın.
Şöyle dedim;
- Ben bu FETÖ’cüleri suratlarından tanırım. Hepsi aynı tornadan çıkmış gibi.. Yüzlerinde samiyetsiz bir ifade olur. Efkâr-ı münafıkane ve Mürai oldukları yüzüne vurur.
Duruşma sırasında da bunların FETÖ’cü olduklarını ispat edeceğim zaten.
Aman abi” dedi. “Bir şey yapma seni tutuklarlar bunlar” deyince
Ben de; “Bunlar zaten bana 4 sene hapis cezası verecekler.” dedim.
Duruşma başladı.. Sanık sandalyesinde ayakta duruyorum.
Hakim, “Söylemek istediğin bir şey var mı?” dedi. “var” dedim ve devam ettim.
- Bu Fetullah Gülen denilen vatan haini şerefsiz ülkesini satmış birisidir. Böyle bir kimseye hakaret etmek suç sayılmamalı.
Ben bunları deyince hakimle savcının yüzüne baktım, kıpkırmızı oldular. Alınları terledi. Öfkeden duman çıkarmaya başladılar sanki..
Buda gibi taptıkları bir sapkına makinalı tüfek gibi saydırınca, deliye döndüler.

Baktım avukat da öyle..
Bu arada ayıptır söylemesi bütün davalara avukatsız girdim. Yağmur gibi davalar açılıyordu ve benim avukatlara verecek param da yoktu.
Neyse..
Hakim sertçe seslendi;
- Burada olmayan birisi hakkında hakaret etmeyin.
Ben de;
- Vatan haini olduğu için burada yok. Vatan hainlerine hakaret etmek suç değil..
Duruşmayı ileri bir tarihe erteledi..
Bizim arkadaş dedi ki; Abi valla bunlar FETÖ’cü.  Bunlar seni mahkûm eder.
Ben de ;
- Merak etme Allah var gam yok.. Büyükler yetişir imdadımıza.. Yazı ile cihad ediyoruz. Allah kendi askerini kırdırtmaz. Yeter ki Allah’ın ipine tam sarılalım.
Pek çok olay var da uzatmayayım..
O arada yargıda 17/25 Aralık FETÖ darbesi oldu.
Benim duruşmada bundan bir ay sonra..
Mahkemeye gittim, kimse yok.
Katibe sordum, “Bizim duruşma vardı, ne oldu?”
Katip, “Beyefendi Hakim de savcı da FETÖ’cü imiş birisi firar etti. Öteki cezaevinde” dedi.
Sonuç…
Allah var Gam yok.
Büyükler var korku yok..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar