Metin ÖZER
ÖZAL’I CANINDAN EDEN FETULLAH GÜLEN RAPORU
ÖZAL’I CANINDAN EDEN FETULLAH GÜLEN RAPORU
Kasım Gülek’in desteğiyle Diyanet kadrosuna alınan Fetullah Gülen,1964 Edirne’ye vaiz olarak yollandı.
O yıllarda din işiyle uğraşanlar tamamen devletin kontrolündeydi.
Verdikleri vaazlar laik devleti övmek üzerine kuruluydu.
Fetullah Gülen Edirne'deki görevi sırasında Dar'ul-Hadis Camii'nin imam odasında özel sohbetlere başladı..
O sohbetleri alışılmış sohbetler değildi.
Vaazları Mason Kasım Gülek’in kontrolü altında yapıyordu..
1965’te Kırklareli’ne 1966'da İzmir'e merkez vaizliğine atanan Gülen, 1971 yılına kadar vaizlik yaparak taraftar topladı.
Ağlayarak hararetli konuşmalar yapıyor hatta rol icabı ayılıp bayılıyordu.
1970 ve 1980 yılları arasında yavaş yavaş devlete sızma girişimlerini başlattı.
Bunun için de siyasilere yanaşmaya başladı.
1980'de 12 Eylül Darbesinden sonra askeri cuntanın İzmir ve Ege Ordu Sıkıyönetim Komutanlıkları tarafından yakalanma emri yayımlandı. Aynı tarihte İzmir'i terk etti.
1981 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığındaki vaizlik görevinden istifa etti.
Ecevit ile gizli ilişkisi vardı. Fakat CHP’liler bunu bilmiyordu. Böyle olunca o yıllarda CHP cephesinde rahat hareket edemedi.
1983 yılında Özal iktidara gelmişti.
Fetullah Gülen bunu fırsat bilip hemen Özal’a yanaştı.
Özal feraset sahibiydi.
Daha ilk görüşte Fetullah Gülen’in düzgün bir pabuç olmadığını anlamış ve hemen yanından uzaklaştırmıştı.
Bir daha da asla randevu vermedi ve bakanlarına yaklaştırmadı.
Fetullah Gülen’de utanma-ar diye bir şey yok.
Tıpkı sakız gibi yapıştığında asla çıkartamazsın.
Turgut Özal kalp ameliyatı için Amerika’ya gitti.
Fetullah Gülen’de bunu fırsat bilip Vatikan papazı ve CIA ajanı Maroviç sayesinde aldığı vize ile Amerika’nın yolunu tuttu.
Turgut Özal ameliyat sonrası hastane odasında uyurken, Gülen içeriye girip koltuğa oturdu. Özal’ın başında tek kare fotoğraf çektirdi.
Fetullah Gülen CIA’daki dostları sayesinde hastane odasına sızıp, amacına ulaştı.
O fotoğraf ile Özal’a ne kadar yakın olduğunu gösterip, ANAP’a yanaşacaktı.
Kendine geldiğinde Fetullah Gülen’in tezgâhını öğrenen Turgut Özal dehşete düştü.
Oğlu Ahmet Özal’a şöyle dedi;
-Aslında babamın odasına girilmesi yasakken uyuduğu sırada gizlice girip yanına oturuyor. Resim çektiriyor.
Babam, 'Ben bu adamdan çekindim' dedi. Ben korktum dedi.'
Peki, Fetullah Gülen girilmesi hem sağlık açısından hem de güvenlik açısından yasak olan o odaya nasıl girdi?
Elbette onu koruyup kollayan Amerikan ajanları tarafından odaya sokuldu.
Özal Başbakan olduğu için hastanedeki korumasını bizim Türklerin yanında CIA ajanları da yapıyordu.
Fetullah Gülen bu ajanlar sayesinde içeriye çok kolay sızdı.
Sağlığına kavuşan Özal parti teşkilatlarına emir verip Fetullah Gülen’i ne yanına ne de partiye sokmadı.
Buna rağmen Fetullah Gülen yine de rahat durmadı.
Özal; Fetullah’ın devlete sızmak için gizli gizli çaba gösterdiğini görünce, 1991’de örgüt hakkında rapor hazırlanmasını istedi.
Özal’ın emriyle yapılan çalışmada; Gülen’in ilişkileri ve örgütün yapılanma biçimi ayrıntılarıyla ortaya konuldu.
Raporda Gülen’in dışında 20 üst düzey yöneticinin isimleri veriliyor ve bu kişilerin 14’ünün Mason olduğu yer alıyor.
Gülen Örgütün Moon tarikatıyla ilişkisi de uzun uzun anlatıldı.
Raporda şu ifadeler dikkat çekti;
-CIA ile bağlantıları güçlenen Fetullah Gülen cemaati, İslami hareketlerin en önemli bir parçası haline gelmiştir.
Sürecin bir parçası olarak gelişen ve kendilerine neo Nurcu hareket olarak tanımlayan cemaat, kendini gelişen durumlara göre uyarlayarak dış destekli hedeflerine ulaşmaya çalışmaktadır.
Özal’ın Gülen’le ilgili rapor yayınladığı tarihte Rahmetli Yalçın Abim kendisiyle röportaj yapmıştı.
Röportajın bir bölümünde Özal Yalçın abime şöyle dedi;
- Yalçın, bu Fetullah Gülen grubu hiç de dışarıdan sanıldığı gibi değil. Bunlar çok ama çok tehlikeli. Fetullah Gülen tuhaf ilişkileri var. Bunlar sadece Türkiye’yi değil bütün dünyayı istiyor.
Yalçın Abimin Özal’a bu özel röportajının bazı bölümleri zaten geçenlerde yayınlandı.
Masonluğu ve CIA ile ilişkisini anlatan rapordan haberdar olan Gülen, Sızıntı dergisinin Ağustos 1991 sayısında “Şaşkın Kaptan” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Özal’ın hazırlattığı raporu öğrenen Fetullah Gülen adeta çıldırdı.
Hakaretler savurduğu Özal’ı ölümle tehdit ederek şöyle dedi:
- Milletin yolunu kesen kanlı kâbus, sen çağdaşlık ve çağ atlama naralarıyla kendini avuta dur.
Şimdi istersen uyu, bundan sonra kopacak kıyamet senin kıyametindir.
Aynı yazıda Gülen yine Özal’a hitaben şunları yazdı;
- Sen karanlık düşüncelerin esiri, ikide bir zamanın çıkmazına düşen ve elli defa burnunu yerlere sürtmeden kendine gelmeyen içi geçmiş ruh!..
Sürekli ufuksuz!.. Bilinmezlere yelken açan sarhoş ve şaşkın kaptan!
Ey, kinin, nefretin, garazın, muhakemesizliğin azat kabul etmez kölesi!
Ey, kendi tarihinin sayfalarını kanla kirleten tarihin kanlı delisi, cinnetinin de bir sınırı olmalı değil mi? Aslında senin, çağdaşlığın da çağı yakalaman da sadece bir züğürt tesellisi ve kendi kendini aldatma.
Senin icraatın sırf bir taklit ve başkalarına bakıp geviş getirme; idaren de, kurtları çobanlığa yükseltip, çobanları da sürüleştirmenden ibaret. ”
Yıl 1991 yılındaki yasının finalini şu cümle ile yaptı;
“BUNDAN SONRA KOPACAK KIYAMET SENİN KIYAMETİNDİR”
Kişinin kıyameti kişinin ölümüdür.
Fetullah Gülen Özal’a kısaca, “yakında öleceksin” yani “öldürüleceksin” dedi.
Yıl 1993; Özal zehirlenerek şehit edildi.
1991’de Özal’a hakaret edip tehditler savuran Fetullah Gülen, 1.5 yıl sonra Özal rahmetli olunca yere göğe sığdıramadı.
Timsah gözyaşları döküp, taziye ilanları verdi.
“Biliyorsunuz katil cinayeti işlediği yere mutlaka döner” derler.
M. Fethullah Gülen'in 18 Nisan 1993 tarihli Zaman Gazetesi’nde Özal için bir taziye ilanı yayınlandı. Gülen, taziyet ilanında şunları yazıyordu;
- Büyük düşünce ve devlet adamı, sivil cumhurreisi Müslüman Türk dünyasının vesile-i ümidi Sayın Devlet Başkanımızı kaybetmiş bulunuyoruz. Hayatı boyunca yüksek gayeler arkasında koşmuş, hep ufuklu yaşamış ve yaşadığı gibi de milletimiz için bir yitik olarak Rabbine yürümüş bulunan muhterem Turgut Özal’a Cenab-ı Hak’tan merhamet ve mağfiret, topyekûn Türk milletine ve İslam âlemine de başsağlığı dilerim.
Türkiye böyle riyakârlık görmemiştir.
Fetullah Gülen’in bu ikiyüzlü hareketi, Suikaste kurban giderek şehit edilen Özal’ın vefatında parmağının olduğuna işarettir.
O işareti sadece biz almadık.
Özal’ın oğlu Ahmet Özal’da aldı ve şöyle dedi;
"Rahmetlinin zehirlenmesinde FETÖ'yle ilgili kuşkularım var..
Dedi demesine ama bazı çevreler, “Yok daha neler? Her ölüm FETÖ’ye bağlanıyor” diyerek konuyu sulandırdı.
Aslında Ahmet Özal doğru söylüyordu.
Türk milleti o yıllarda FETÖ’nün CIA’nın Türkiye masası olduğunu bilmiyordu.
Gerçi halen de başta hükümet olmak üzere çoğu kimse bunu bilmiyor.
FETÖ, CIA’nın Türkiye’de kılık değiştirmiş halidir.
Devlet bunu kabul etse; bütün mesele ve sorular bir anda çözülecek ama hala onlar FETÖ’yü İslami bir cemaat sanıyor.
Ahmet Özal, “Rahmetlinin zehirlenmesinde FETÖ'yle ilgili kuşkularım var ve bu konunun üzerine mutlaka derinlemesine gidilmesi lazım.” Dedi.
Yalçın Özer'in Turgut Özal'la 1991'de yaptığı ve yıllar sonra yayınlanan bir röportajında FETÖ'nün çok tehlikeli bir örgüt olduğunu söylediğini aktaran Ahmet Özal, "Babam bunların çok tehlikeli olduğunu, sadece Türkiye'yi değil, bütün dünyayı istediklerini sezmiş o zaman." dedi.
Özal’ın naaşında biliyorsunuz zehir bulundu.
Naaşı da suyun içerisinde olmasına rağmen bozulmamıştı..
Bu da şehit olduğuna işarettir.
Türk Cumhuriyetleri Rusya meselesinden dolayı CIA elemanların cirit attığı bölgeler.
Özal’ı muhtemelen son gezisi olan Türkmenistan’da zehirlediler.
Türkmenistan’da bir ara yemekte limonata getirmişler. Tadını pek beğenmediği için bir kısmını içebilmiş. Türkiye’ye döndüğü günün sabahında da vefat etti.
Vefatı kadar vefatından sonrası da tuhaf oldu.
Ne kanına ne de saçına bakıp zehir aramadılar.
Ne o limonataya ne de orada yiyip içtiklerini araştırmadılar.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı; sokakta buluna bir sahipsiz kimse gibi apar topar mezara konuldu.
Tıpkı Fetullah Gülen’in 1.5 yıl önce yaptığı tehdidinde anlattığı gibi..
Fetullah Gülen benzer ifadeleri Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu için de sarf etmişti.
Fetullah Gülen Muhsin Yazıcıoğlu ile alakalı videosunda şöyle dedi;
- Aldansanız bile kimseyi aldatmayın. Çünkü aldatma günahtır. Aldanırsanız böyle kurban gidersiniz.
Bir Perşembe akşamı vefat edersiniz, bir Cuma günü cenazenize ulaşırlar.
Şehit edilen Muhsin Yazıcıoğlu için de böyle oldu.
Çok yakın uçarak hava dalgalanmasıyla helikopteri düşüren FETÖ’cü F-4 pilotu Muhsin Yazıcıoğlu’nu şehit etti.
Tıpkı Gölbaşında PKK ile çatışmadan gelen 51 Özel Harekat polisini bir bombayla şehit ettikleri gibi..
FETÖ’cüler arama ekibini tam aksi yöne yönlendirip, yolladıkları ekiple helikopterin telsiz kayıt cihazını söküp götürdü.
Helikopter pilotu uçağın üstlerine yaklaştığını görünce muhtemelen dehşete düşüp telsizle uyarıda bulundu.
İşte o telsiz kayıtlarını alıp gittiler.
Sonra da utanmadan, “Hatıra olsun diye söktük” dediler.
Tabi yukarıda anlattığım şekliyle suikastı ortaya çıkartacak bütün deliller FETÖ’cüler tarafından yok edildi
Turgut Özal Türkiye’ye çağ atlatmıştı, Amerika rahatsız oldu.
Muhsin Yazıcıoğlu, geleceğin lideri olarak anılıyordu. Amerika istemedi.
Tayyip Erdoğan ile Muhsin Yazıcıoğlu’nun omuz omuza olduğu bir Türkiye düşleyin.
İşte o düşü, Amerika’dan aldığı emirle tetikçi FETÖ yok etti.
Ey Fetullah Gülen..
Bakalım senin kıyametin nasıl kopacak?
Özal’ın bedeni yıllar sonra bile bozulmadan kaldı.
Bu kadar hainlikten sonra toprak seni kabul edecek mi?