Başkan Ali Koç; Üzgünüz, kızgınız

Yaşanmış bir olay olarak bana anlatıldı. Gerçek mi hayali mi bilemiyorum ama çok etkileyici müthiş bir hikâye. Kariyer ve liyakate dayalı bir öykü ile başlayalım bu Pazar sabahına.

Balkanlardaki bir ülkeden varını yoğunu satıp anavatana gelip İstanbul'a yerleşen bir çiftin yaşam hikâyesinden bugüne ders çıkaralım.

Atölyeden başlayıp fabrikalar kuran, evler satın alıp yalıda yaşam kuran başarılı iş insanının ne akrabası var ne de çocuğu oluyor.

Eşiyle birlikte uzun yaşamlarında yaşları 80'leri geçince fabrikaları ile ticaretleri ile ilgilenemiyorlar.

Maalesef dolandırılmaya da, kandırılmaya da maruz kalıp yatırımlarını tek tek kaybediyorlar.

Fabrikaları evleri haraç mezat satılıyor ve servetlerini hızla kaybediyorlar.

Hacizli bir tek oturdukları yalı kalıyor ama iş insanı hastanede son günlerini yaşarken eşine parmağındaki yüzüğü gösterip diyor ki;

- "Hanım bu yüzük seni ömür boyu ele güne muhtaç etmeyecek kıymette. Yalı da giderse bu yüzüğü satar, bir daire alır, bakıcı tutar yaşarsın…"

Adamcağız bir süre sonra vefat ediyor.

Yalı da icradan haraç-mezat satılıyor ve küçük bir otelin odasına sığınan kadıncağız İstanbul'un ünlü semtlerindeki kuyumculara yüzüğü satmak istiyor.

Yüzüğü eline alıp gözüne büyüteç takan her kuyumcu yaklaşık 30 dakika ile 45 dakika arasında inceleyip inceliyor ve sonuçtan 500 bin dolar ile 800 bin dolar arasında çeşitli fiyatlar veriliyor.

Kadıncağız şaşkın şöyle düşünüyor;

- Bu kadar fiyat farkı nasıl oluyor?

Tavsiye üzerine kapalı çarşıya gidiyor.

Aynı senaryo orada da yaşanıyor üç aşağı beş yukarı fiyatlarla istikrarlı bir fiyata ulaşamıyor.

Girdiği bir dükkândaki kuyumcu hiç incelemeden şöyle bir bakıp diyor ki;

- Hanım teyze; dükkânları gezip fiyat alıyor, gerçek fiyata ulaşmaya çalışıyorsun. Ben şu kartviziti vereyim o dükkâna git. Orada imalat, alım satan yapan ak saçlı bir usta var. Bu taşların kıymetini o bilir en yüksek değerle o alır, o satar."

Kadın o yeri buluyor ve ak saçlı adam gözüne merceği takıp yüzüğü sadece 3-5 dakika inceleyip diyor ki;

- "Yüzüğün satış değeri yaklaşık bir milyon 250 bin dolar. En fazla bir milyon dolar verebilirim."

Kadın diyor ki;

- "Tamam, anlaştık ama çok kısa süre inceleyip en yüksek değeri verdiniz. Nasıl olur?"

Ak saçlı kuyumcu diyor ki;

- "Hanımefendi ben 12 yaşında çıraklıktan bu taşlara bakmaya başladım. Artı 60 yıl…"

//////////////////////

Gelelim Fenerbahçe'me…

+++

'2020-21 sezonu itibariyle futbol takımımızın teknik direktörlük görevini Erol Bulut'a veren Başkan Ali Koç, sportif direktörlüğe de Emre Belözoğlu'nu getirdi.

Ancak 25 Mart'ta Erol Bulut ile yollar ayrıldı.

Emre'den acemi teknik direktör olunca, gitti şampiyonluk dedim.

Alanyaspor maçından sonra Emre, "Biz sonuna kadar Allah'ın izniyle bu işi devam ettireceğiz" dedi.

Başkanım Ali Koç derler ki;

- "Eşeği sağlam kazığa bağla sonra Allah'a dua et…"

"Artı 60 yıl" diyen kuyumcunun kariyer ve liyakati Emre konusunda kulağınıza küpe olsun.

Ali Koç Başkanım; bilesiniz ki; çok üzgün ve çok kızgınız…

/////////////////////////

Bilgilendirme babadan geldi!

++++

AKP Meclis Grup Başkanı Prof. Dr. Naci Bostancı telefonla arayarak oğlu hakkında ayrıntılı bilgi verdi, özetliyorum.

"Afşin Burak Bostancı, TED Ankara Koleji'nden sonra 2008 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünden şeref öğrencisi olarak mezun oldu.

Bostancı'nın 2004 ÖSS, 2008 KPSS, 2007 ve 2019 ALES Türkiye dereceleri bulunmaktadır. Yüksek lisansını Bilkent'te İşletme dalında (MBA) başarı burslu olarak yapmaktadır.

2010'da KPSS'de 98 puan alarak EPDK uzman yardımcılığı sınavını ilk sırada kazanıp göreve başladı.

Kasım 2013-Şubat 2019 arasında Enerji Uzmanlığı, Şubat 2019-Şubat 2021 arasında Nükleer Düzenleme Kurumu Kurul Üyesi oldu.

Çok iyi derecede İngilizce ve Rusça bilmektedir.

23.02.2021'de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürlüğüne vekâleten, 20.04.2021'de asaleten atanmıştır."

Bostancı'ya dedim ki;

- Baba yüreği tamam da keşke oğlunuz arasaydı…

Yanıt hakkı kutsal, gerçekleri yazmak görevimdir…

  •  
Önceki ve Sonraki Yazılar