YARGININ HAMİLİ KARTLARI

YARGININ HAMİLİ KARTLARI
Yargıtay; TİP’li komünist Can Atalay'ın milletvekilliğini iptal edip hapisten kurtulma hayalini bitirdi.
İşte bu noktada Anayasa Mahkemesi haddini ve görevini aşarak meseleye karıştı.
Anayasa Mahkemesi; yetkisi olmadığı halde Yargıtay’ın kararını iptal ederek TİP’li vekilin milletvekilliğinin onanmasına karar verdi.
Sadece onanma da değil, devletin bu komüniste tazminat ödemesini kararlaştırdı.
Sonuçta Anayasa Mahkemesi Yargıtay’ın temiz mahkemesi pozisyonuna geçti ki, ne görev alanında ne de usulde böyle bir uygulama yok.
AYM’nin gerekçeli kararının satır aralarında çok büyük bir ihanetin kodları çıktı.
Hükümet Anayasa Mahkemesi’nin tuzağına düşüp kararı kabullenseydi;  Fetullah Gülen haini Pensilvanya’dan, Bebek katili Öcalan da hapisten aday olup milletvekili seçilecekti. PKK ve FETÖ elebaşlarına milletvekili yolu açılacaktı.
Yargıtay bu ihaneti fark edip kararlarını Anayasa Mahkemesi üyelerinin suratlarına çarptı. Çarpmakla kalmadı, hakkında suç duyurusunda bulundu.
Yüksek yargının birbirine girdiği gün AK Parti’nin önemli isimlerinden Hayati Yazıcı, sürpriz bir açıklama yaparak Yargıtay yerine Anayasa Mahkemesi’nin yanında durdu. “"Yazık, çok yazık" sözleriyle Yargıtay'ı eleştirdi.
Erdoğan ertesi gün adeta Hayati Yazıcı’yı fırçalayarak; “ 'Partimden bazı arkadaşlar Yargıtay’ı yerip, Anayasa Mahkemesi’ne övgüler düzüyorsa yanlış yapıyor. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok." Dedi.
Keşke mesele birilerine şirin görünmeye çalışmak olsaydı…
Cumhurbaşkanı’nın sert eleştirisine uğrayan AYM, buna rağmen geri adım atmadı.
Geçen hafta ikinci kez aynı kararı alıp aynı şekilde Yargıtay’a yolladı.
Bu devlete ve millete bir meydan okumadır.
Bu adamlar kime güveniyor? Bunların arkasında kim ya da kimler var?
Bu yapılan resmen F tipi ikinci yargı darbesidir.
Burada sorgulanacak esas nokta şu;
- Anayasa Mahkemesi’nde bu kararı alanların tamamı AK Parti’nin seçtiği üyeler.
Peki, bu üyeler AK Parti iktidarını neden sırtından bıçakladı?
Çok açık ki; yargıda üye seçiminde hata yapılıyor…
Tayyip Bey’in 85 milyonu tanıma imkânı yok. O halde Anayasa Mahkemesi’ne seçilecek üyeleri kim tavsiye ediyor ve kim bunlara referans oluyor?
Anayasa Mahkemesi üyelerinin öz geçmişine eklenen, ‘Hamili kart yakınımdır” yazıp referans olan kişiler mutlaka ama mutlaka sorgulanmalı.
Hem devletin bekası hem de AK Parti’nin geleceği açısından.
Can Atalay’ı kurtarmak için gece gündüz kulis yapıp çalışan Ceza Hukukçusu Profesör Özgenç bir itirafta bulundu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Can Atalay kararının verildiği aynı akşam Hayati Yazıcı ile bir araya gelerek durum değerlendirmesinde bulunduklarını, Atalay’ı kurtarmak için Yazıcı’nın kulis çalışması yürüttüğünü söyledi
Yazıcı’dan bir yalanlama gelmediğine göre, haber doğru.
AK Parti’nin hukuk işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın Anayasa Mahkemesi’ne destek vermesinin sebebi de böylece ortaya çıktı.
Herkesin aradığı ‘Hamili kartın’ da kendisi olup olmadığını ben bilmiyorum.
Anlamadığım şey şu; AK Parti’nin bu güçlü ismi, AK Parti’nin can düşmanı olan bütün AK partilileri yargılayacağız diyen komünisti kurtarmak için nasıl çalışır?
Kafamda deli sorular dolaşırken birden aklıma Gezi Olayları sırasında Mehmet Ali Alabora’nın meşhur sözü geldi;
Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?
Mesele Can Atalay değil arkadaş, mesele AYM’nin gerekçeli kararında gizli…
Mesele Can Atalay değil, mesele FETÖ’cü ve PKK’lı hainleri kurtarmak.
Görünen o ki yeni bir FETÖ darbesi girişimiyle karşı karşıyayız.
Bu olayın mürekkebi kurumadan bir büyük ihanet daha geldi.
Anayasa Mahkemesi; Dine, İmana, Peygambere, devlete ve millete küfür ve hakaret eden Sosyal medya hesaplarının engellenmesini Anayasa’ya aykırı buldu.
Böyle bir kararı değil bizim, İsrail Anayasa Mahkemesi bile vermez.
Kararı verenler yine AK Parti’nin seçtiği üyeler.
AYM artık ulusal güvenlik meselesidir.
Bahçeli aylardır Anayasa Mahkemesi diye bas bas bağırıyor.
Bahçeli en son şöyle dedi;
Anayasa Mahkemesi’nin başkan ve üyeleri, kulak veriniz bana, şehitlerimiz omuzlarda vatan topraklarına emanet edildi, onların kanlıları ve destekçileri de aramızda dolaşıyor, hala adaletin ve hukukun onurunu sahiplenmeyecek misiniz? Uzaktan kumandalı yargı da, yargıç da olmaz diyen Bay Zühtü, senin kumandan, senin ipin kimin elindedir?
İşin kötü tarafı mesele sadece Anayasa Mahkemesi ’de değil.
Üst yargıda üyelerin seçimle yapıldığı başka yerler de var…
Mesela HSK, mesela Danıştay mesela Sayıştay.
Hepinizin dikkatini çekmiştir.
Son zamanlarda mahkemelerden çok tuhaf FETÖ kararları çıktı.
Bu konuda ipler iyice gevşemiş durumda.
Haklarını yemeyelim Emniyet canavar gibi çalışıyor. FETÖ’cüleri tek tek getirip mahkemelere teslim ediyor.
Gelin görün ki; ön kapıdan Adliyeye giren FETÖ’cüler, arka kapılan serbest bırakılmış olarak çıkıyor:
15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminden 15 Kasım 2022'ye kadar FETÖ'den 339.247 kişi gözaltına alındı.
Bunlardan 102.123 kişi tutuklanmış. Cezaevinde halen 17.787 kişi tutuklu/hükümlü bulunmaktadır. 23.969 kişi halen firarda.
Sonuçta gözaltına alınanların yüzde 30’u tutuklanmış, aldıkları düşük cezalarla kısa sürede çıkmışlar.
Yakalananların sadece yüzde 5’i halen cezaevinde bulunuyor.
Sonuç olarak; 322 bin FETÖ’cü aramızda dolaşıyor.
Nasıl oluyor bu?
PKK nasıl silahlı terör örgütü ise FETÖ’de aynı şekilde silahlı terör örgütüdür.
PKK üyeleri hapisten çıkamazken, FETÖ üyeleri nasıl kolayca çıkıyor anlamak mümkün değil.
Şimdi FETÖ’cüleri kurtarmak için bir nakarat çıkardılar…
-ALTI İBADET, ORTASI TİCARET VE ÜSTÜ İHANET OLAN ÖRGÜT
Emin olun bunu da FETÖ’cüler uydurdu.
FETÖ; altı da ortası da üstü de ihanet olan örgüttür.
Alttaki darbeye karışmamışsa henüz bir üst seviyeye çıkmadığı içindir.
Ortadaki vatanını satmadıysa henüz üst seviyeye çıkmadığı içindir.
Her FETÖ’cü hain oğlu haindir.
Bugün serbest kalan FETÖ’cüler arasında bir tane bile örgütten vazgeçeni bulamazsın.
Çünkü hainlik ve alçaklık bunların hücresine işlemiştir.
Bir tenekenin altına dönüşeceğine inanırım ama bir FETÖ’cünün vatan hainliğinden vazgeçeceğine asla inanmam
Bu duruma rağmen FETÖ üyeleri için mahkemelerden standart karar çıkmıyor. 
Bu işle ilgilenmesi gereken iki kurum; Adalet Bakanlığı ve Hâkimler Savcılar Kurulu.
HSK üyeleri de tıpkı Anaya Mahkemesi üyeleri gibi seçiliyor.
Hal böyle olunca; seçim öncesi üye adayları için ‘Hamili kart yakınımdır” şeklindeki referanslar devreye giriyor.
Hamili kartların yakınları arkalarını sağlama aldıkları için ne FETÖ ile ne de başka konularda cesur kararlar alamıyor.
Söz Hamili kartlardan açılmışken, son zamanlarda yargıyla ilgili kulağıma başka bilgiler geliyor.
Bazı gruplar yargı üzerinde güç savaşı verdi. Bunlar yazıldı, çizildi…
Bu çıkar grupları, FETÖ borsası kurup davalardan milyonlar götürdü.
Korkutup baskı altına aldıkları bazı mahkemelerden istedikleri kararı alıp, FETÖ’cüleri akladı.
Bu mesele hallolmuştu ki bu kez başkaları ortaya çıktı.
Milletin REİSE verdiği yetki ve gücü, kendi çıkarı için kullanan bu güç odakları, özellikle bürokratlar üzerinde hâkimiyet kurdu.
Bir takım avukatlar ve eski milletvekillerinden oluşan İstanbul grubu, yargıdaki atamalarda etkili olmaya başladı.
Bildiğim kadarıyla bunlarla ilgili Tayyip Bey’e geniş bir rapor sunuldu.
Bugüne kadar Tayyip Bey’in veya AK Parti’nin yaptığını sandığımız atamalar, işte bu odakların referanslarından çıkıyor.
AK Parti’ye yıllardır en büyük zararı veren bu yapılar.
Tıpkı FETÖ’nün ‘PARALEL DEVLET’ yapısı gibi çalışan güç odakları, kendi ‘PARALEL BÜROKRASİ ’sini kuruyor.
Bunların kurdukları yargıdaki paralel yapıların devlete ve millete verdiği zararı Anayasa Mahkemesi ile görmüş olduk.
Yav kardeşim!
Çekin elinizi yargıdan.
Adalet, toplumların nefes borularıdır.
Siz bu borudan paralel hat çekerseniz, önce hükümetin sonra da milletin nefesini kesersiniz.
Bir gün gelir,  devlet de sizin nefesinizi keser.
METİN ÖZER/ HABERVİTRİNİ

Önceki ve Sonraki Yazılar